20
Yorum
52
Beğeni
5,0
Puan
423
Okunma

Bu yasaklı ülkede
kaç zincir kırabilirim?
Ellerim paslı rüyaların içinde
suskun bir gece gibi örülü
Tütün gibi sarıyor beni
bu demirden korkuların dumanı.
Bir sokak lambası—sönmeye meyilli—
düşünceyi bile suç sayan gözlere
ışık vermekten utanıyor artık.
Her harf, dudakta mühür,
her kelime, cellâda selam duruyor.
Ruhumda kaç harita yırtıldı
kaç kere sınırlarımı sürgüne gönderdiler,
gökyüzünü bile bölmüşler,
bulutlar bile kimlik göstermek zorunda
yağmur düşmeden evvel toprağa.
Ben özgürlük deyince
kuşlar irkiliyor,
çünkü onlar bile duvara çarpmış gibi
dönüyor göğün kıyısından.
Kaldırımlar bile izleniyor artık,
topuk sesimden şüphe doğuyor,
çünkü bir adım ileri
ihanet sayılıyor.
Kaç zincir kırabilirim,
şairin bile sustuğu bir yerde?
Kalemim titriyor çünkü
mürekkebi bile sorguya çekilmiş.
Ama bak,
bir çiçek hâlâ çatlak betondan fışkırıyor.
Bir çocuk hâlâ "neden?" diyor
gözlerinden çıkan kırılgan alevle.
Ve ben hâlâ şiir yazıyorsam
demek ki...
hiçbir zincir tam kapanmamış üzerime.
Müjgân Akyüz Dündar
5.0
100% (31)