0
Yorum
2
Beğeni
5,0
Puan
65
Okunma
“Yedi tepe, yedi gök, yedi fetih müjdesi…”
Yedi tepe, yedi gök, yedi fetih müjdesi,
Bir ezanla yankılanır kudretin nefesi.
Mısralar yürürken taşlara sinerek,
Kalbin İstanbul’udur her beyit sererek.
Beyazıt’ta bir dize, Eyüp’te bir dua,
Kandilli’nin gözünden akar eski hüda.
Feshane yorgun, Balat’tan geçer hicran,
Suriçi’nde gizlidir, aşkın yedi ferman.
Fatih’in kaleminde hüküm bulan gece,
Bir tek harf uğruna düştü nice neçe.
Sözler saray oldu, cümleler minare,
Bir mısrayla örüldü, Ayasofya’nın çehresi.
Boğaz’da titrer bir hicret kelâmı,
Harf harf dokunur Beylerbeyi’nin zamanı.
Köprüler şiirdir aslında,
Avrupa’dan Asya’ya uzanır mânâsı.
Topkapı suskun, ama kubbesinde
Bir şairin duası asılı secdesinde.
Kandil gibi sarkar kelimeler semaya,
İstanbul, bir mısrayla doğar sabaha.
Gülhane’de bir nergis, Süleymaniye’de âhenk,
Şiir, camiyle yankılanır: Ne gam, ne renk!
Her taşın altından bir beyt çıkar,
Yedi tepeye serilir, her biri bir bahar.
Ey şair! İstanbul’un kalbini duy,
Mısralarına sığmaz bu kudsî huy.
Zira her köşe bir âyet,
Ve her dua bir fethi kıymet.
Ta Galata’ya düşer bir nazar,
Orda susar kelâm, bekler bir ezhar.
Çünkü İstanbul, yazılmamış bir kıtadır,
Ve ancak aşkın kalemiyle aşılır bu diyar
Eyüp’te bir mezar taşında suskunluk var,
Meçhul bir âşığın mısrası, içli ve yar.
Her yazı, her çentik bir çağın yankısı,
İstanbul’da ölüm bile şiirin yansıması.
Küçük Ayasofya’da çocukça bir nida,
"Allahuekber!" diyor, sanki kalbin sada.
Samatya’da yankılanır eski bir mersiye,
Mısralar, geçmişin göz yaşında seviye.
Mihrimah’ın rüzgârında döner sayfalar,
Geceden doğar beyitler, dualar kadar.
Her sokak bir hece, her hece bir cihan,
İstanbul mısraya mühürlü bir Kur’ân.
Unkapanı’nda satılır mazinin sesi,
Kitaplar yorgun, lakin kelâmın nefesi
Hâlâ diri, hâlâ harf harf direniş,
Mısralarla yazılmış bir şehir, bir güneşin iniş.
Yedi kubbe, yedi minare, yedi dilek,
Her biri bir dua, her biri bir emek.
Süleymaniye’nin göğsünde taşlar bile ağlar,
Çünkü orda kelâm, zamanla yarışan bir çağlar.
Kadıköy sahilinde bir şair,
Elinde defter, yüreğinde takva ve hayâ bir.
Yazıyor usulca: “İstanbul benim kıblem,
Mısralarımla secde ettim her zemin, her daim.
Bir beytin sonundadır Kız Kulesi’nin hüznü,
Bir başka beyitte Boğaziçi’nin gülümsüz gül yüzü.
Laleli’den Aksaray’a, Saraçhane’den Sultan’a,
Kelâm yürür, fetih izinde hâlâ sabaha.
HABİB YILDIRIM / BÂİN-İ ADLÎ / LARDES SYMPRA
(25 Temmuz 2025)
5.0
100% (1)