0
Yorum
3
Beğeni
5,0
Puan
100
Okunma
Kandilin alevine sardım geceyi,
üfledim yıldızları birer birer.
Adını hiç söylemedim.
Söylesem, yangın olurdu boğazımda;
her hecesi bir kefaret gibi
dudaklarımda kaldı, mahcup ve sessiz...
Gönlümde sakladım seni.
Ağlamaklı rüzgârlar yürürdü üstümden,
her esinti adımlarına denk.
Sürgün vadilerinde adını kazıdım taşa;
bir dua, bir sitem gibi
uçurup içimden bin güvercin
çaldım en uzak şehrin kapısını...
Gönlümde sakladım seni.
Karanlıkla boyadım düşlerimi,
aydınlık sana yakışırdı çünkü.
Bense karayı daha iyi bilirdim.
Gözlerin nereye baksa
orada doğardı sabah.
Ama sen bilme… Bilme ne kadar üşüdüğümü...
Gönlümde sakladım seni.
Ellerin değdiği yerlerde
şimdi diken açıyor suskunluk.
Bir yağmur sonrası çıkan buğuda
hâlâ gölgeni görür gibiyim.
Yalnızlığımı delik deşik eden
bu yersiz sevinçlere rağmen
gönlümde sakladım seni.
Yıkılmış bir tapınak gibiyim,
üstüm başım kırık dualarla dolu.
Sana dair ne varsa
yandıkça parlar içimde.
Bir gün duyarsan adımı başka dudaklarda,
bil ki ben söylemedim...
Gönlümde sakladım seni.
Gittin ya, ardında eksik bir zaman kaldı,
saatler hep bir saniye geride.
Ne gece tam karanlık,
ne sabah bembeyaz.
Her şey biraz eksik, biraz sen…
gönlümde sakladım seni.
Bir defterin arasında
kurutulmuş gül yaprağı gibisin şimdi.
Ne atabiliyorum, ne tam açabiliyorum
sayfalarını.
Her açışımda bir kokun yayılıyor
bir de sancı…
Gönlümde sakladım seni.
Bir başka sevda öğretmedi bana
unutmayı.
Herkes unutur dedi…
Ben ise hatırlamaktan
bir adım bile geri durmadım.
Her hatıran yeni bir hayatı çürüttü içimde…
gönlümde sakladım seni.
5.0
100% (3)