0
Yorum
2
Beğeni
5,0
Puan
90
Okunma
"Ol" emrinin içinden doğan varlık :
Hiçlik vardı.
Ama hiçbir "vardı" yoktu.
Zaman, henüz bir fikir bile değildi,
Mekân, bir hiçliğin omzunda saklanan
Adı konmamış bir rüyaydı.
Ve sonra
Kûn;
Bir ses değil, bir olmaya niyet.
Ne doğan vardı,
Ne doğuracak bir rahim,
Ne "önce" vardı,
Ne "sonra"ya dair bir çizgi.
Sadece bir emir…
Emir bile değil aslında,
Bir karanlığın içinde
Harf bile olmamış bir titreyiş.
Ol dendi.
Ve olmayan şey,
Bu sesi duydu.
Duyan bir şey yoktu hâlbuki.
Yine de bir şey duydu,
Ve işte o şey:
İlk kulak, ilk bilinç, ilk "var" oldu.
Olmak nedir bilmeyen
Bir hiçlik,
Bu "Kûn" ile
Kendine varlık giydi.
Ve karanlık,
Sadece bir ışığın hayali olduğunu fark etti.
Ne yıldız vardı,
Ne yörünge,
Ne taş vardı,
Ne toprak.
Ama bir fikir
Dolaşmaya başladı boşlukta:
Ben kimim?
Soru yoktu.
Ama bu, ilk soruydu.
Kimin sorduğu belli değildi.
Ve belki hâlâ soran yok.
Ama cevaplar
Hâlâ varlığımızda çınlıyor.
Kûn;
Olmak, sadece var olmak değildir.
Olmak;
Kendine bir anlam yüklemektir.
Kendi hiçliğinden haberdar olmaktır.
İşte bu yüzden:
Varlık, en önce secde etti.
Çünkü o ses
Sadece "ol" demedi,
"Ol ve bil" dedi,
"Ol ve hisset",
"Ol ve dön" dedi kaynağa.
Kün;
Bir emir değil,
Bir dönüş yolculuğudur.
Yoktan gelenin
Tekrar yok’a dönmesini
Ama artık farkında olarak dönmesini isteyen
Bir çağrıdır.
Ben "kün"den doğdum.
Ama hâlâ tam olmuş değilim.
Çünkü her insan,
"Ol" emrinin içindeki eksik harftir.
Kendini tamamladığında
Gerçekten olmuş olur.
Ve belki o gün
"Yokluk"la yeniden tanışır.
Kûn;
Evrenin ilk nefesi,
İnsanın son hatırlayışı.
HABİB YILDIRIM / BÂİN-İ ADLÎ / LARDES SYMPRA
(10 TEMMUZ 2025)
5.0
100% (2)