0
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
68
Okunma
“Gerçek bilgelik sessizlikte,”
dediler,
ve kelimelerimizi
boğazımıza astılar.
Sustu çocuklar,
sustu kadınlar,
sustu hakikat...
Kalem kırıldı,
söz unutuldu,
dil susmayı ibadet saydı,
ama yürek—susmadı.
O hep fısıldadı
duymak isteyen kulağa:
“Bu sessizlik, bilgi değil;
bir kafes.”
Zincirler altınla parlatıldı,
ve susturulan her nesil
bilge sanıldı.
Ama gözler konuşur bazen,
ve bakışlar haykırır
tarihin göğsüne:
“Bizi kandırdınız!”
Bilgelik, bazen çığlıktır.
Bazen de yakılan bir kitapta,
sönmeyen harftir.
Ve gerçek bilge,
susar ama unutmaz—
konuşur ama korkmaz.
Şimdi sıra bizde:
Ses olmak susturulana,
ışık olmak karanlığa.
Çünkü bazen
gerçek bilgelik
konuşmayı bilmektedir
korkuya rağmen.