29
Yorum
82
Beğeni
0,0
Puan
1817
Okunma

“İnsan, kendini var etmeye çalışırken, varoluşun boşluğunda kaybolur.” Emil Cioran
Sokak lambalarının boğazına ip taktık
seninle söndürdük loş ışıkları
yerin yedi kat dibinde yankılandı fısıltımız
“Kanı getirin, teni getirin!”
Beton sıvalarından süzülen pas kokusu
tatlı bir öfke gibi yapıştı dilimize
Çatlak mermerin üstüne diz çöktük
paslı jiletleri sevgiyle yalayıp
“Deş! Deş!” diye kışkırttık damarlarımızı
ritmi asfaltın nabzından çaldık
Tenlerimizin arasında kalan boşluğu
yumruk büyüklüğünde susuzlukla doldurduk
Venüs’ün yanık yorganını silkeleyip savururken sonsuzluğa
çelik zincirler gibi yapıştı sırtımıza kavrulmuş gezegen külleri
Çatlarcasına gerildik
her geriliş
yeni bir damar kesti kararmış ruhumuzda
“Hiç ölemeyen ölüler” adına yemin ettik
Suskunluğun sesini çığlığa dönüştürüp
sözlerimizi kanla kazıdık küflü duvarlara
yanmış hayallerin küllerinde yeniden dirilmek için
Göğsümüzü yararak çıkardığımız karanlık
bedenlerimizde kulübe kuruyor
içinde seyyar çığlıklar
kanlı yeminler savruluyor ortalığa sessizce
Yukarıda güneş
şehrin paslı çivisine çakılı bir teneke gibi
hiçbir ışık sızmıyor gözlerimize
biz, geçmiş yaşamın sırıtışıyla
almışken elimize körelmiş bıçakları
karanlığa tokat gibi çarpacağız son kahkahamızı
Sarılalım, sevişelim seninle, henüz yaşarken
Mezar yok bize
biz mezarız artık
kendi soğuk mermerimize gömülmüş
yine de diri duran
ölümün gölgesinde dans eden yitik ruhlarız
Ve böylece
sonsuzlukla flört eden tereddütte
bir karanlık tutanak gibi mühürleneceğiz toprağa
----------olamadığımız kadar diri,
gömülemediğimiz kadar ölü----------
Şiirimi günün şiiri olarak seçen seçki kuruluna ve edebiyat defterindeki değerli kalemdaşlarıma yürek dolusu teşekkür ve saygılarımla. İyi ki varsınız..
AY PARÇASI / MEHPARE
(ARŞİV) DÜZENLEME HAZİRAN 2025