6
Yorum
43
Beğeni
0,0
Puan
427
Okunma
Bir şairin içsel tapınağında sönen son mumun hikayesi
I. Kaosun Rahmi
kaostan doğdum
tanrının unuttuğu bir kıvılcımdan
dilin susup, bilincin eridiği o siyah çukurdan
her kelime bir sancıydı
her dize bir doğum
ruhumu bıçakla açar gibi yazardım
kanın harfini bilmeyen kalemden
şiir çıkmazdı benim için
II. Törensel Yaralar
beynimin kıvrımlarında kıvranan iblisler
her gece dizelerime şekil verdi
acı, damarlarımda bir metronomdu
tempo tuttu vuruldukça ben
bir mezbaha kapısıydı kalemim
her mısrada bir parçam asılı kalıyordu duvarlarında
kanla karışmıştı ilhamımın kokusu
o kokuyu aşk sanmıştım tenimde
III. Yaratımın Tapınağı
huzuru denedim bir gece
perdeler kapalı, sönüktü mumlar
fısıldadı sakin esen rüzgar
“hadi, yaz” dedi içimdeki ses
yazmadı parmaklarım
hiçbir kelime sığmadı sayfaya
dinginlikte ölüyordu dizeler
sanki tanrı da sıkılmıştı benden
o an anladım
huzur bir mezarlıktı
ve ben bilmiyordum ölülerle konuşmayı
IV. Tutkunun Bitişi
tutkum söndü bir gün
ne bir heyecan kaldı içimde
ne bir çarpıntı
kırıldı kalemim dondu mürekkep
ilk kez hiçbir şey hissetmedim
tutku kaybolunca şiir de öldü
kaos bitince harfler can çekişti ruhum da
yokoldu gözlerimdeki kıvılcım
karalanmış sayfaya baktım
sadece bir gölge vardı
eskiden ben olan
bir zamanlar ateşle yazan parmaklarım
külleri karıştırıyordu sessizce
V. Son Dua
diyorum ki
belki de buydu lanetim
kaostan doğup huzurda ölmek
her dize bir ağıt
her kelime bir mezar taşı
artık bağırmıyorum
dilim çarmıha gerildi sessizlikte
ruhum, yankısını boğan bir tabut
çürümeye başladı beden
gömülünce tutku sonsuzluğa
AY PARÇASI / MEHPARE
EKİM 2025 İSTANBUL