0
Yorum
2
Beğeni
0,0
Puan
227
Okunma

Sözünde bin yalanla çıkar her sabâh vatan,
Fakat hakîkat örter o ihtişamlı fanfan.
Secâdeye eğilmiş o başlar san ki hûşû,
Oysa riyâdan ibret alır mı bî-gunâh sû?
Sarayda güler sultân, halkın gözünde nem var,
Dua eder avâm, ne gam ki gökte gam var.
Eğilmiş el pençe, selâmda şehvetin izi,
Ne ibret alır halk ki hayâldir sadâkati.
Mazlûma gözyaşıdır nutukta takdim edilen,
Fakat zulümle susar her ezgisi ezilen.
Yalancıya cevâmi, hakîkate zincir var,
Fetvâyla kurulur bu devran-ı intihâr.
Benim adım nefsim ki yürekle dalga geçer,
Put yaparım taştan, secdeyle sana geçer.
Elinde tespih olan, dilinde küfr-i siyâset,
Hakîm görünür, içten yanar fitne ve hıyanet.
Söz âyet olur, lakin amelde şirkle bezar,
Riyâya secde olur bu halk, hakka yok karar!
Kırıldı hak kemâli, dürüstlük oldu sefîl,
Ar olur doğruluk, şerefse artık cilîl(!)
Zebûr okur gibi konuşur minberde münafık,
Fakat adâletin mezarını kazmış an be an artık.
Secdeyle kandırır, nutukla yorar garîbi,
Hakk’ı hicâb eder, öper küfrü o sahîbî.
Ben nefsim ey halk, senin içindeyim ben,
Sakalların ardında, nice küfürle süslen!
Sustukça büyürüm, alkışladıkça yükselir,
Secdeye kul olur, zulme hükümler beslenir.
Uyan ey ümmet! Yeter bu rüyâda sürgün,
Secdedir ibâdet, fakat halk içindir bugün!
Tilhabeşlifilozof/28.05.2025/Sancaktepe/İST