0
Yorum
4
Beğeni
3,0
Puan
312
Okunma

Bülbüller sustu, kafes tıkandı,
Göçmen kuşlar diyarlardan kaydı.
Kargalar leş peşinde, kara bir iz,
Gök karardı, gazapla doldu deniz.
Yağmur değil, gökten inen kin,
Hava ağır, ruhlar sıkışmış içinde.
Rüzgar acı acı öter direklerde,
Telgraf telleri inliyor gecede.
Sazlıklar çökmüş dere boyunda,
Tavşanlar saklı tomsuğun koynunda.
Endişe sinmiş her yuvaya, her ine,
Tilkiler bile çıkmaz olmuş deliklerine.
Avcılar post avında, yabanı unutur,
Doğanın düzeni korkuya boğulur.
Çocuk sesi duyulmaz sokak başında,
Anaların gözyaşı kurur dualarında.
Genç kızlar umutlarını gizler yastığa,
Erkekler çaresiz, sevdaları yasak dağda.
Ekonomik duvarlar örülmüş kalplere,
Kavuşmalar bölünmüş dev harabelere.
Babaların feryadı dağlara çarpar,
Aslanlar ürker, yürekler parçalanır.
Zalimlerse kahkahalarla döver örsü,
İnsanlık göz göre göre eder kürsü.
Her gün yeni bir yalan, yeni bir masal,
Zılgıtlarla süslenmiş bir karabasar.
Umutlar toprağa gömülür, hayaller yanar,
Geceler sabaha değil, karanlığa varır.
Bir ülke ki solmuş çiçek gibi,
Toprağı aç, suyu dertli, gönlü kırık.
Yürekler tarlalarda değil, icrada çürür,
Ve umut postacının çantasında büzülür.
Zarf değil taşıdığı, bir milletin acısı,
Ceza mektuplarıyla dolmuş omuz başı.
Sorarsın "nedir bu yük hemşerim?"
"Hepsi icra, hepsi ceza, kalmadı tebessüm."
Bir zamanlar dua ile açılan sabahlar,
Şimdi faiz, icra, hacizle başlar.
Çocuklar oyuncak yerine borç öğrenir,
Masal dinlemez, faiz hesabı çeker sinir.
Meydanlar boş, diller kısık,
Bir avuç zalim, milletin ensesinde mızık.
Adalet terazisi tefeciye kiralanmış,
Hak değil, para söz sahibi olmuş.
Ne zaman bir çiçek açsa bir yürekten,
Üzerine kurşun yağar göklerden.
Ve her yürek sustukça, zulüm büyür,
Sessizlik, zalimin en güçlü zırhıdır bilir.
Ey gönlü dağlanmış yurdumun çocuğu,
Senin rüyanda bile açmaz gül kuşağı.
Ama bil ki fırtına bir gün dinecek,
Küllerinden bir sabah yükselecek.
Sırtında zarf taşıyan o postacı,
Aslında bir milletin gizli sancısı.
Her zarf bir ah, bir öfke, bir sitem,
Devlet eliyle kesilmiş bir kelepçedir hem.
Ama biz, o köy çocuğuyuz hâlâ,
Yazın tozunda, kışın karında ağlayan.
Kitaplara tutunan bir yürekle büyüyen,
Her harfin altına imza gibi iz düşüren.
Unutmadık rüzgarın çam kokan yüzünü,
Bulutların yön değiştirişindeki tınıyı.
Her misafiri bir haber sayan masumluğu,
Ve her akşam duasında saklanan umudu.
O çocuk hala içimizde, dimdik,
Her gün yansa da umutlarından bir kibrit.
Sönmez çünkü, imanla yoğrulmuş nefes,
Bekler gün doğumu, kıyamete dek sessiz.
Bülbüller sustu ama biz şarkıyız,
Kuşlar göç etti ama biz yoldayız.
Kargalar leşe kondu ama biz diriyiz,
Zulüm var ama biz hâlâ dikiz.
Rüzgar döverse de direkleri durmadan,
Biz kalem oluruz, yazarız susmadan.
Sazlık yıkılsa da dere kenarında,
Bir gün filizlenir, güneşe varan dalla.
Tilki korksa da, postuna göz dikilse de,
Doğrular bir gün ininden çıkacak elbette.
Ve çocuklar yine şarkı söyleyecek,
Anaların gözlerinden rahmet akacak.
Zaman zalimin lehine aksa da,
Gönül adaletin peşinden koşar daima.
Gözyaşıyla yoğrulmuş bir milletin duası,
En ağır cezalardan daha güçlü yasası.
Biz yazmaya devam edeceğiz susmadan,
Kalem kılıçtan keskin, hem de inatla.
Ve bir gün çocuklar gülecek yeniden,
Çünkü bizim sözümüz, gökte yankılanan.
Bir millet var ki sustukça derinleşir,
Bir çocuk var ki hayalinde dirilir.
Postacı geçse de bin icrayla,
Biz umudu mühürleriz her satırla.
Yarın bizimdir, hem de şerefle,
Bugünün karanlığı yarına kefil bile değil.
Direnen her nefes, atan her yürek,
Zulmü aşar, hakikati dile getirir tek tek.
Biz bülbül oluruz, kafes çürür,
Kuş oluruz, gökyüzü bölünür.
Rüzgar oluruz, yön değiştirir kader,
Ve çocuk oluruz... yeniden başlar her şey beraber.
Erol Kekeç/30.05.2025/Namazgah/İST
3.0
100% (1)