0
Yorum
4
Beğeni
5,0
Puan
271
Okunma

Bir sabah daha doğdu yalanla,
Meydanlarda nutuklar hazır:
"Bu sefer kesin düzelecek!" diyorlar,
Ve halk, gene başını sallar hazır...
Alkışlar kopar çürük sözlere,
Sahne tozlu, oyuncular köhne,
"Refah yolda, sabır son düzlüğe!"
Diye diye harcadılar ömrü...
Pazartesi umut, salı bereket,
Çarşamba biraz vergi,
Perşembe müjde, cuma dua,
Cumartesi sessizlik, pazar ise propaganda...
“Az kaldı!” dediler elli yıl önce,
Tabelalarda cennet projeler,
Ama halk hâlâ inanır,
Sanki zaman, sadece onlar için geçer...
Sözler baldan tatlı,
Ama arı yok ortalıkta.
Bir tatlı yalan daha:
"Yeni hastane! Ama içinde doktor yoksa neyleyim?"
Köprü yaparlar gösterişli,
Ama altında geçim uçurumu.
Metro dedikleri uzay çağı,
Ama bilet fiyatı asgari ücretin yarısı...
Televizyonlarda her gece müjde,
Her kanalda bir başka yalanın rengi,
Ve halk ekran başında mest:
“Bize bakıyorlar işte, ne güzel şey bu ilgi!”
Bir yanda saraylar, bir yanda barakalar,
Biri iktidarda ömür tüketir,
Diğeri kuyrukta ömür bekler.
Ama halk hâlâ "Adam çalışıyor!" der...
Minareden yükselir sözde adalet,
Ama mahkemede tartılır torpil.
Vicdanın sesini kısmışlar,
Megafonla yalan bağırtıyorlar şehir şehir...
Bir ceketle yola çıkanlar,
Şimdi filolarla halkı geçer.
Ama halk unutkan, halk cömert,
“Doysunlar bari,” der içinden ezilerek...
Yolsuzluk duvar olmuş,
Üstünden atlamak için koltuk lazım.
Halk sırtında taşır bu kalın duvarı,
Sonra da gölgesinde dua eder sabah akşam...
Şatafatın adı prestij olmuş,
Savurganlık ise hizmet diye sunulmuş.
Kimi çocuk okuldan aç döner,
Kimi mecliste uyur tok gözle, sırf görüntü...
Her kriz sonrası aynı senaryo:
“Suç bizde değil, dış mihrak elbet!”
Ve halk bir daha inanır,
Kendi yoksulluğunu bile düşman komplosuna yorar...
Bir yalan daha sunulur gündeme:
“Ekonomi uçacak, sabredin biraz!”
Oysa markette peynir uçmuş çoktan,
Ama halk, hâlâ sabra sarılır aç karnına.
İktidar sanki Tanrı yetkisiyle konuşur:
“Biz gidersek tufan olur!”
Ve halk korkar, halk siner,
Yalancıyı kahraman ilan eder.
Seçim gelir, vaatler dizilir:
“Her eve araba, her mezara huzur!”
Ve halk gene gider sandığa,
Bir mendil sallar, sonra tekrar ağlar...
Bilinç hapsolmuş ekran ışığında,
Hakikat kovulmuş haber bülteninden.
Ve halk, gene bekler iyi günleri,
Sanki onlar, posta kutusuna gelecek zarfmış gibi.
“Bu sefer olacak!”
Diyen dede, artık mezarda.
Torunu ise hâlâ bekliyor,
Aynı vaatlerle büyüyor, büyüyor ama uyanmıyor.
Çocukların rüyasına bile sızmış yalan:
“Okursan kurtulursun evladım!”
Oysa diplomalar mezatta,
İşsizlik ise üniversite mezunu...
Köyler boşalmış, şehirler dolmuş,
Kaldırımlar umut taşır gibi,
Ama beton umut üretmez,
Yine de halk, taşlara bile dua eder...
Sosyal yardım, lütuf gibi sunulur,
Hakkı olanı alan şükreder.
Öyle ki halk, susmayı ibadet sayar,
Zulme sabrı, erdem zanneder...
Ve en son, bir seçim akşamı,
Gene bir balkon konuşması:
“Zafer milletindir!” diye bağırır,
Oysa zaferi kazanan yine yalan, yine hile…
Halk ise çeker battaniyeyi üstüne,
Elektrik kesik, ama umut yanar!
Ve mırıldanır uykusunda,
“Belki yarın güzel günler başlar…”
Erol Kekeç/04.04.2025/Sancaktepe/İST
5.0
100% (1)