0
Yorum
2
Beğeni
5,0
Puan
153
Okunma

Mektuplar Sonsuzluğa-Bölüm2
Ben ömrümü bir mektup gibi katlayıp
Göğe bıraktım,
Ne zarfım vardı ne pulum,
Yalnızca yüreğimin mührü
Ve gözlerimden damlayan
Sessiz kelimelerim...
Yeryüzü darsa,
Gökyüzü yeter bana,
Zaman yetmiyorsa
Sonsuzluk alsın yükümü.
Çünkü her nefesim
Bir cümleydi yarım kalan,
Ve her sustuğum
Bir dua gibi yükseldi
Yıldızlara doğru...
Ben bu hayata bir cevap değil,
Bir soru olarak gönderildim belki de.
Anlamı aradım sokak aralarında,
Çocukların gözlerinde,
Ve en çok,
Hiç konuşmayan yaşlıların bakışlarında...
Ey sonsuzluk,
Ben umutlarımı buraya sığdıramadım,
Bir bedene, bir zamana, bir kente...
Onlar bir ırmak gibi taştı içimden,
Ve taşarken acılarımı suladı.
Şimdi hangi göğüs nefes yetirebilir
Bu kadar suskun umudu taşımaya?
Ben gözlerimle yazdım sana mektupları,
Sözler yetmedi.
Her gün biraz daha yandım,
Ama kül olmadım.
Çünkü her külde
Bir harf gizliydi,
Ve o harf bendim...
Ey zaman!
Sana ait değil bu mektuplar,
Senin sınırların dışında yazıldı,
Senin çarkına takılmayan kalemlerle.
Çünkü ben artık biliyorum,
Bir ömür yetmez bazı cümlelere,
Ama bir cümle
Bütün bir ömrü kurtarabilir...
Ben sustuğum her an
Yazdım sonsuzluğa,
Adres bilinmiyordu,
Ama biliyordum ulaşacak,
Çünkü hakikat
Hiçbir zarfa sığmaz,
Ve umut
Hiçbir zamana mahkûm kalmaz...
Ve bir gün,
Sen de okuyacaksın o mektubu,
Bir rüzgâr dokunduğunda yüzüne
Bir tüy düşerken omzuna
Ya da yıldızlar konuşurken geceyle...
O an bileceksin,
Ben oradaydım.
Umutla,
Sonsuzluğa fısıldarken adını...
Erol Kekeç/17-25 Eylül.2024/Sancaktepe/İST
5.0
100% (1)