Çirkin ve zarafetten yoksun bazı kadınlar, gerektiği gibi övmesini bildiklerinden, ömür boyunca sevilmişlerdir. andre mauroıs
-Tesbih-
-Tesbih-

Eflatun Bir Gök

Yorum

Eflatun Bir Gök

3

Yorum

36

Beğeni

0,0

Puan

611

Okunma

Eflatun Bir Gök




Camı çatlak bir aynadan
Göğe baktım bu sabah.
Küle karılmış vakitlerin koyusunda,
Rengi eflatun kadar kırgındı...
Yaraların teninde yağmur,
Bir yâd mevsimiydi rüzgârdan sarkan dalların şarkısı.


Ve bir kuş, sessizce çiziyordu göğü,
Ardında bir nefes bile bırakmadan


Bir kış ikindisini sökerken;
Gök öyle genişti ki!
İnsan kendi darlığından utanırdı.
Ayrı takvimlere düşmekten
Bir kavganın öznesinden
Uzakta şehir içini çekiyor,
Yükseliyor kederli bir soluk...
O eflatun çizgide çark,
Günle gecenin arasında,
Bir kefaret gibi yüzüme düşüyordu.


O an
eflatun düşün sesiydi Annem;
Babamın sessizliği de vardı uçurumların dilinde
Çocukluğumun gün bitimi sonrası uykusu
Ve unutulmuş terlik
Kainatın boşluğunda bir cenin gibi.

Bu yüzden sesim hep yeni bir gökle aldatılır...


Bir çınar altı geçti içimden -
Sonra ihtiyar bir gölge
Zamanın yorgun suretinden
Ne tamamen sabah ne de akşamın tam içi...
Belki bir seher vaktiydi
Dua kadar kırılgan
Veda kadar zarif, saatlerde.

Sus ve sakla
Işıklı yamalarını yeryüzünün kalbim.
Gece uzun...



Paylaş:
(c) Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir. Şiirlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
Eflatun bir gök Şiirine Yorum Yap
Okuduğunuz Eflatun bir gök şiir ile ilgili düşüncelerinizi diğer okuyucular ile paylaşmak ister misiniz?
Eflatun Bir Gök şiirine yorum yapabilmek için üye olmalısınız.

Üyelik Girişi Yap Üye Ol
Yorumlar
Etkili Yorum
Ramazan Boran 1
Ramazan Boran 1, @ramazancboranc1
23.4.2025 17:38:02
Yine bir sabah,
bir camın çatlağından içeri sızan ışığın eğri gövdesinde tanıdım bugünü. sanki gün kırılmış bir aynanın kıyısından sarkıyordu da ben o keskin kenarda durmuş zamana parmak ucuyla dokunuyordum.. dedi şair.

Her şey suskundu. Rüzgâr bile konuşmaktan yorulmuş gibiydi.
Dallardan dökülenler sadece yapraklar değil, bir mevsimin unutulmuş ağıtlarıydı sanki.

Küllerle yoğrulmuş saatlerin eflatun rengi vardı gökyüzünde.
Ne tam mor ne de maviye sadık. Kırgınlıkla karışık bir sabırdı bu.
Belki de insanın içinde gezinen adı konmamış o hafif sızının rengiydi eflatun.
Ne zaman yitik bir ses duyulsa içimde , annemin mutfaktan yankılanan sesi ya da babamın gözlerini yere indirişi , işte tam o an olurdu, gökyüzü eflatun olurdu.

Bir kuş geçti sonra iz bırakmadan. Ardında ne bir işaret, ne bir kanat tozu. Sadece boşluktu. İnsan bazen en çok o boşlukta büyürdü.
Kışın ikindiyle akşam arasında duran o garip vakitte, gök öyle yüksekti ki, sanki içimdeki tüm darlıklar birden utandı. Herkesin bir takvimi vardı bu hayatta. Kimisi bir annenin son duasına asılı kalır, kimisi bir babanın suskunluğunda kaybolur. Oysa şehir hep bildiğini yapar: İç çekmeyi sürdürür.

Çark dönüyordu. Gecenin ağırlığıyla gündüzün hafifliği arasında asılıydı yüzüm. Bir kefaret gibi. Belki de insanın her sabah yeniden uyanmaya mecbur kalışının sitemiydi bu.

Ve o an,
Bir çocuğun gün batımı sonrası uyuya kaldığı yerden ses verdi hayat.
Unutulmuş bir terliğin yanında, kıvrılmış bir cenin gibi duruyordu geçmişim.
Zamanın en kırılgan olduğu bir anda bir çınar altı geçti içimden.
Bir gölgeydi, yaşlıydı.
Ne tam sabah ne de akşam .. sadece arada öyle bir zamandı.

Belki seher
Belki bir duanın ilk hecesi.
İçli, ince ve vedaya benzeyen.

Susuyorum... dedi şair.
Çünkü bazı sesler söze dökülürse eksilir.. dedi .
Ve bazı ışıklar kalbin en gizli yamalarında saklanır en iyi.
Gece uzun.
Ve ben hâlâ eflatun bir çizgide bekliyorum.
Yeni bir göğe aldanmaya hazır,
Kendi sesimin yorgunluğu arasında.

........

Hayat, çoğu zaman düz bir çizgide akıp giderken,
sokaklar kendine has kurallarıyla, yüzler maskeleriyle, kelimeler anlamlarını yitirmiş hâlleriyle geçerken önümüzden.

derken bir şair gelir, bütün raconlar altüst olur yine.

Şiir bir tür tersyüz etme sanatıdır.
Düzene, kurala, alışılagelmişe karşı bir suskunlukla değil, tam tersine yüksek bir iç sesle karşı koyar. ve o şairin gelişi, her zaman bir kırılma anını beraberinde getirir.Tıpkı halkın içinden bir peygamberin çıkışı gibi, tıpkı sıradanın içinden doğan bir mucize gibi.

Herkesin "böyle gelir, böyle gider" dediği yerde, şair "hayır, başka bir yol daha var" öyle değil böyle gider.. derken; raconlar da bir bir çatırdamaya başlar.

Yine çatırdattın ya raconları ey Tesbih şair!

sevgiyle birlikte
tebessümler sarsın yüzünü.
🌾

Ramazan Boran 1 tarafından 23.4.2025 17:52:05 zamanında düzenlenmiştir.
Semihhan Aydemir
Semihhan Aydemir, @semihhan
23.4.2025 12:51:39
Eflatun, bu şiirde yalnızca bir renk değil; zamanın, hüznün ve hatıranın sesi olmuş. Her dize, bir iç çekiş gibi süzülüyor kalbe. Derinlikli, sarsıcı ve zarif... Çok beğendim.
ASIKLUZUMSUZ
ASIKLUZUMSUZ, @asikluzumsuz
23.4.2025 12:36:28
Merhaba değerli ve de usta kalem
Güzeldi eser, her zaman ki tat ve deminde
Kutlarım şiirinizi, yazan yüreğinizi
Sonsuzluğun sahibine emanet olasın, sağlıcakla kalasın
© 2025 Copyright Edebiyat Defteri
Edebiyatdefteri.com, 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Edebiyatdefteri.com'a aittir. Sitemizde yer alan şiir ve yazıların telif hakları şair ve yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.

Sitemizde yer alan şiirler, öyküler ve diğer eserlerin telif hakları yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Ayrıca sitemiz Telif Hakları kanuna göre korunmaktadır. Herhangi bir özelliğinin kısmende olsa kullanılması ya da kopyalanması suçtur.
ÜYELİK GİRİŞİ

ÜYELİK GİRİŞİ

KAYIT OL