5
Yorum
21
Beğeni
5,0
Puan
479
Okunma
güney geçidinde kuzeyin taşıtları
gecenin cenin haliyle konuşan
kediler var ranzamda
her tırnak ucu,
devrik bir dua gibi kazıyor göğsümü
şimdi uyusan,
rüyana girer mi bir tren kazası?
diyor radyoda,
sesi sufle olmuş bir zaman spikeri
aşkın antik bir hastalık olduğuna
yemin eden kitaplar var
kağıtları buruşuk,
cümleleri devrim artığı
başa dönen şeylerden ince izler
bedenlerini bulup giyinemeyen
Alaturka duyum gibi
ince dertli kapının düşünceli sesi
bir tabure çeksen ayaklarına
kadehe akmayan sarhoşluk konuşacak sanki
kopacak dudaklar
mermer beyazını taklit eden kızıldan
katına katılaşan soluklar
geliyor birileri ,geceleri
ağaçlar dekorlara ahşap olmadan
geçselerdi iç içe
sokak lambasıyla sevişen kelebek gibi yanıyor içim
ve sen hâlâ "ışık" diyorsun adına
— oysa karanlık sarhoşların gömleği
her seher vakti,
sabahı sarkıtıyor gırtlağımdan aşağı
çünkü uyumayan şehirlerde
uyanmak da yasak
yumuk gözler çoktan sevgili
öpesin geliyor berrak damlasından
çok olanın taşıp akması umulan
uzun uzun giyinmek var çileli yağmurları
beklentinin şehirli hatları
fazladan kalabalık ve buyurgan
göç vermeden insan kendinden kendine
nisan da annedir, affeder belki
uzaklara ıslanmayan çocuklarını
immortalis
patagon b
5.0
100% (3)