4
Yorum
10
Beğeni
5,0
Puan
240
Okunma

Yumuk yumuk değil miydi o eller
Ve gözler riyasızdı, yalansız ve samimi
Büyüdüler giderek, sanki uçmak içindi
Gülüşleri doldurmuştu içi, dışı her şeyi
Ne oldu da kaybediverdik o koskoca neşeyi?
Geçilmezi önümüzden, dönülmedi de sözden
Bir yürek ortaklığıydı paydalar mazide özden
Giderek çetrefilli oldu bakışlar, sözler manalı
Düşüşler oldu değerce yıllar da pek zavallı.
Eski teknolojide vardı renk, insanlarda da ahenk
Şu komplike üretimler, emek eksik girişimler
Hasatları pek fukara, beklemez ayları, yılları
İçinde yok olmuşsa ben, görünmüyor isen sen
Afili olsa ne yazar, sanma ki görenler şaşar
Bir dokunulmazlık zırhında, hayat ateşlere akar.
Usta diyen var mı çırak, kalfalar kalbur üstüler
Hani hünerli o eller, gittiler geri gelmezler
Bir sarılış, kavrayıştı yaşam, ucunu bıraktık
Doldu içine her demden, onları insanlıktır sandık.
Nasıl da özenle bakar, çiçek gibi sulanırdı
Uyunmazdı öyle erken, gözden sevgi fışkırırdı
Beklenen yollar vardı ya, saatlerce de yağmurda
Şimdi aranmayanlara bak, çelişkiler her bir yanda.
Bir kalem ve bir de resim, özlemlere araçtılar
Soğuk ekranlar şu günde, neyi nasıl artırdılar?
Hasılatları toplasak ve hatta üç ile katlasak
Eder mi geçmişten bir gün, sevgiyi kaça sattılar?
Ya biz geri kafalıyız yahut ilerisidir uçurum
Hırs ile dolmuş bedenler, işte size gerçek durum
Ben istemem malı mülkü, var olanda onun şükrü
Yalnızlığa itilmişken geçmişin o kahramanları
Al tüm dünya senin olsun, giyesin cakayla kürkü.
Bir yitirim manzumesine dönmesin şu hayat
Kabirlerin sessizliği tümümüzü bekliyor hey hat!
Ne doğan güneştir ne de havasıdır rengi veren
Dili, ilgisi, sevgisidir insanın, tüm ömre değen.
Oğuzhan KÜLTE
5.0
100% (5)