5
Yorum
29
Beğeni
5,0
Puan
448
Okunma
Uçurumlarda yankılanan nal sesleri az önce kesilmişti
...
Kızıl şafak yırtarken göğü,
Umutlar tanyeriyle şahlandı.
Alacakaranlıkta, sisli bir sır kıyı,
Çocuk gözlerinde solgun masalın gölgesi
Rüzgarla koşan adımlar, tozlu yollarda kayboldu.
Sonsuz uçurumların esintisinde eski titreme.
Yalnız yolcu, düşe kanat çırptı,
Yabancı sessizlikte umut kıvılcımı sezdi,
Uzak düş fısıldadı kulağına,
Yıldızlara uzanan kayıp yuvaya doğru.
Yokluğunun o uzun gölgelerinde,
Geçmişin sessiz izleriyleydi.
Hangi kayıp zamanda kayboldu ruh,
Hangi hüzünlü mevsimde sarardı yapraklar,
Unutulmuş yüzlerin sisinde kayboldu yollar.
Antik taşların sessiz yankısında,
Kayıp aşkın anısı arandı.
Uzak yeşilin kokusu rüzgar kanadında,
Zamana direnen değirmenin hüzünlü şarkısı suyun dilinde,
Şimdi en yüksekte, gözleri dalgın,
Yarım kalmış şarkının acısı sustu o vahşi feryatlarda.
Yıldızların ötesinde bir yankı gibi,
Enginlerde, denizin kalbi atarken derinden,
O yalnız yolcu,
varoluşun sessiz çığlığına karıştı, boşlukta.
Evrenin tozlarına karışan bir yıldız gibi.
5.0
100% (10)