0
Yorum
5
Beğeni
5,0
Puan
174
Okunma

Ey insan, sor kendine:
Biriktirdiğin her şey, senin mi gerçekten?
Ellerindeki avuç dolusu dünya,
Yüreğini ne kadar doldurabilir ki?
Bir evin var, ama içinde yuva yok,
Eşyaların var, ama huzurun yok.
Sahip oldukça ağırlaşan yüklerle,
Ne kadar uzağa gidebilirsin ki?
Olmak... İşte asıl özlem o.
Bir gülün kokusunda yaşamayı öğrenmek,
Bir dostun yüreğinde yer edinebilmek,
Ve rüzgarın sesine karışmak...
Sahip olmak, kilitli kapılar ister,
Ama olmak, uçsuz gökyüzüdür.
Birinde zincirlere vurulursun,
Diğerinde kanatlanır ruhun...
Ey insan, neden bu aç gözlülük?
Sana ait olmayanı neden sahiplenirsin?
Bir gün toprağa karışırken bedenin,
Ne kalacak senden geriye;
Malın mı, yoksa kim olduğunu mu bilenler?
Kitaplar dolusu bilgin var belki,
Ama bilgeliğe erişememişsin.
Ellerinde altın var,
Ama kalbin taş kesilmiş.
Doldurduğun her boşluk,
Bir başka boşluğu büyütüyor içinde...
Oysa olmak;
Bir dalganın köpüğünde saklı huzuru,
Bir çocuğun kahkahasında hayatı,
Ve bir yüreğin sıcaklığında sonsuzluğu bulmaktır...
Sahip olduğun her şey, senden çalınan zaman,
Olmayı seçersen, zaman senin olur.
Ey insan, hangisini tercih edeceksin?
Geçici olanı mı, yoksa ebedi olanı mı?
Sakın unutma:
Sahip olduğun her şey bir gün seni terk eder.
Ama olduğun kişi, hep seninle kalır.
Biriktirdiğin eşyalar değil,
Yaşadığın anlar miras kalır dünyaya...
O yüzden ey insan,
Bırak mülkün ağırlığını,
Ve olmayı seç;
Çünkü olmak, bir ömrün gerçek kıymetidir.
Erol Kekeç/19.02.2025/Sancaktepe/İST
5.0
100% (1)