Sohbetten, kavgadan ümidi kestim
Arsız dudaklara vurdum kilidi
Efrada sorarsan sebepsiz sustum
Bilmezler, sabır kor,
gönül kül idi
Öyle bir maya ki mert, merde çekmez
Fitne, nifak ehli
muhabbet ekmez
Sığınak O’ndadır, insan gerekmez
Sefa, sofra, saray, al sizin olsun
Sorarsan bu demi, nasıl bir çağdır:
Yiğide düşen pay virane, dağdır
Kimsesiz çürümek güdümden yeğdir
Bostan, bahçe, buket,
gül sizin olsun
Deme sorulur mu eder, kaçıktan
Çıkardım ziyanı tama, buçuktan
Külliyen tiksindim büyük, küçükten
Acun, altın, akçe, kıl sizin olsun
Nice sükût ehli, küpünden sızdı
Taşıran
bulutlar üstümde gezdi
Tadımı kaçırdı, dengemi bozdu
Huşu, heves, huzur, bul sizin olsun
Bağladım boynuna nefsin, urganı
Dalkavuğa verdim döşek, yorganı
Esen yele dedim ser ısırganı
Rütbe, riya, rakip, zül sizin olsun
Kulu
ölümlüdür, kendi ezeli
Kime bağlar vermiş, kime gazeli
Rızkı O’ndan bilip, rahat gezeli
Taze, tuzlu, tatlı, bal sizin olsun
Biriken ızdırap dönünce çığa
Son defa derdimi vurdum açığa
Beyandır: karışmam pişmişe, çiğe
Kalem, kağıt, kelam, dil sizin olsun