0
Yorum
1
Beğeni
0,0
Puan
158
Okunma
Gel, diyordu kadın
Telefonda sesi titrek titrek ağlamaklı
Kara kış ayazında kalmış belli
Bense ayrılıklar başlamadan unutulmuş
Daha ölmeden de kovulmuştum
Şimdi bağışlama bağışlamazsan
Başlamadan son saltanatım
İlk ve son musalla taşında
Ve henüz selam okunmadan
Gel, gel ki kavuşsun ezel ebede
Gel bırakma ele, el âleme!
Bilirim bir tek sen bilirsin
Senden ayrı ne demektir
Yine ben bilirim yalnızlığımı
Üşüyor kalbim haydi gel!
Sığmazsa sığmasın sığdığı kadar
Badem kabuğuna sığarsa sığar
Canı yürekle cana yettiği kadar
Taşırma doldur, aldığı kadar
Doldur getir bütün mazileri
Doldur da gel yaka cebine
Ve sanki sarılacaksın, sarıldığın kadar
Sarıl da gel sıcak sevgini
Sıcak yüreğini getir sevdiğin kadar
Sana ne, sana neler olmuş?
Ne yağarsa yağsın bakma aldırma yağana
Yağmur çiseliyordur, ıslak bir kadın ve ıslak bir adam
Önce Harem sonra iskele, simitçi Mükremin
Ve feribot, Salepçi Selim derken
Yani işte ıslanmışken ve bütün liman, güverte
Hayırsız olmayan vapur ve iki aynı dağdan
iki dal İki can olmuşken bir bütün
Nedeni sanki geceden
Ve gözler yansıyorken kadının gözlerinde
Yine unutulmuş martılar
Simit yerine eti krakerle idare ederken
Ve el yordamı kadar yakınken Kız Kulesi
Üstelik gizemli ışıklar kadının gözlerinde yanarken
Kahpe civan pare bütün lambaları
Ve mütevazı mağrur Kız Kulesi
Yağmur yıkıyorken işte orada
Pişmanlık acılarından, sancılarından öte kadının
Lepiska ipek saçlarını sırf hırçın esen yellere inat
Sergüzeşt adamın vefakâr parmakları şevkle tarıyorken
Tepeden tırnağa ıslanmıştı kadın
Ve lakin birleşmişti elleri
Prangalı kollara asi
Yeni yeniden iki dünya
Tek bir beden sarıldı sanki Hıdırellez muştusu
Saklar tulum deride köknar külleri kururken
Kuru meşe hüznündeki buseler
Ve tüm sözlerden arınmış kulaklardaki
Bir bilinmeyen senfoninin, aşk şarkısının
Dudakta süzülüp gamzeden akışı çoktan unutulmuşken
Hiç unutanlardan olmadım
Unutamadım o gün doğmalarında
O yürek ferahlığında uslanmaz fetbaz gülücükler hissi
Kör değillerdi, evet onlar da tanık oluyorlardı
Ancak belki yine yeniden şimdi
Ve bin kere daha böyle büyük bir sevdaya
Yandan çarklı değil
Hani o simitçi, Harem İskelesi, Salepçi Selim bilir
Lakin yine nihayet tükenmiş bir vapur ve Kız Kulesi…