23
Yorum
70
Beğeni
0,0
Puan
2585
Okunma
göklerde göçmen kokusu
toprakta ten
tende vaktin korkusu
evrilip çevrilen gecelere
eğilip diz çöken gölgelere yemin olsun!
ve sarı çiçeğe
ve ölümle sevişen gerçeğe
sevmediler_
sevilmediler!
doymamış bir ihtirasın katmanlarında basamak basamak nefes tüketen
imanı güneşle yıkanmış
darası alınmış kuyulurda
kendi ipini kendi elleriyle kesen
kirli bir öyküydüler sadece
cehennemin kursağına kav taşıyan kervanlarla yan yana yürüyüp
besmelesiz takılan nefeslerini
ihanetlerle besleyip
kendi cesetlerini kendileri sürüdüler
doğumunu umursamayan günlerin
sevgisi kanserli güllerin
ağlaya ağlaya kör olmuş gözlerin
mübarekliği neden genişletmiyor kalbimizi Allah’ım!
neden
biz seçmedik bağrımıza yatak seren bu sancıyı
ırzına geçilen topraklara biz ekmedik bunca acıyı
bunca firakı
göz yaşlarının rengine nilin kilini sürdüler
bilinmez ki hangi kavmin soyundan geliyor
hangi ayaklanmanın ayazından nem kapıyor
bu talan anlar
bu yalan sarılmalar
azgınlığâ ilikli
kendi noktasına kilitli bir dramanın son sahnesindeyiz
belleği eşkalsiz
kuşkusu puşt ve zehirli kahinler
hiç uslu durmuyor
İçimizin patikalarına durmadan çukur deşiyor
her yanlış bir doğruyu gömüyor
her yalan bir çobana dönüşmüş
nice k’oyunlar güdüyor
anlattıkları kadar soysuz muydu
anlattıkları kadar ruhsuz!
ama zaman hezeyan
zaman
sahte sarıklıların etek kavgalarında
diplomasız cerrahların masasında
testereli bıçakla makas arasında
dilsizliğin satır aralarında
gaibliğin son aşamasında
bitti bitiyor zaman!..
kütüğüne mübah bakan
haramla helal savaşında
düşlerini eğrilerle eğiren
düşüncelerini bidatlarla süsleyen
aslına kafa tutan insanlar arasında
asaletin yalnız oynandığı yevm-i ceza arefesinde
dudakları moraran bir sevincin
bir umudun
Iskartaya ayrılan küllerine
bir mezar daha kazıyorum
üşüyor
!
aman dilemiyor
bâri aşkla örtün üstünü
!
_boran