9
Yorum
44
Beğeni
5,0
Puan
658
Okunma

Işığın kılıcında eğik renkler
Ateşler tersine bükülmüş ayna meleği
Fenerler köreldikçe
Köreldikçe sanata güzelliğe ve estetiğe
Her şey hızlıca küçülmekte
Sen renklendirmeye çalış
Renklendirmeye çalış silinen renkleri
Ey dilimin zâdeni
Ey semanın yorgun seslenişleri
Hiçliğin ortasındaki her adımda
’’En sevgili’’
Ruhumun dağınık kıyısı
’’Germe toprak göçümü benim’’
Ayaklarımın altında çıtırdayan yapraklara karıştı
Çam iğnelerinin keskin kokusu
Gölgelerin çeperinde her şey yalan
Her şey bir oyun
Sen bekle dur bekle dur gelmeyen düşleri
Dilsiz bir çayhane gibi çekilir zaman içimden
Bir gülüşün aralığında büyür kıyamet
Serin bir buğu sarar alnımı
Ey gecenin solgun soluğu
Bir isli dengeyle örter beni ayaz
Dışarıda uyuyan bir nisan
Kısa kısa bakışlar uzun uzun bekleyişler
Bin yıldır susan sorular içimde
’’En sevgili’’
Sana benzeyen sessizlikleri seçtim kalabalıklardan
Sessizlik, dilimde acı bir tat bıraktı
’’Germe toprak göçümü benim’’
Hiç bir dizeye sığmayan hecelerin gül destesisin
Aşikâr-ı hakikârsın
Sen dinlemeye çalış
Dinlemeye çalış kuşlarını kırların
Aşina olmadığım renkler çimlenir gözlerimde
Martılar rehin
Ufukta eriyen bir niyaz gibi bükülür nazarın
Of çekip dağlar yıkan
mayıs çiçekleri getirdim sana
Kıyametin sözlüğünde
dağların helakını gördüm
ve güneşin yasını
Bir şiirdir benim ülkem
Daha kanıyorum / acıyarak iyileşiyorum!
Damarına al ve akıt beni
Dünya solgun bir uykunun içinde
Bir gün
Ebedi bir karın altından
ılık bir damla sızacak
ve bir gün
kentin üstünde ay ışığı
türkülerini yüzüne yaslayacak
solgun bir gül sızacak baharlardan
Ey en sevgili,
Tut göçlerimi
Sesine karışsın sessizliğim
...
5.0
100% (18)