24
Yorum
67
Beğeni
4,9
Puan
2596
Okunma


Sazendenin
Tele rastgele vurduğu yerden incinir dünya
Yanlış çaldıkça kırılır
saadet dedenin bel kemiği
Kırıldıkça mahreç yolu ziyândır doğrunun
Hangi kitapta yazar birgün gelip öleceği
Nâğmesi ruhumuza zindandır
mi fa sol’un
Nâğmesi kabrimize buhran
Hangi ozan anlar birgün gelip düşeceği
Maharetli parmaklarda uyuşuk izler
Kirli dillerde teyemmüm eden ezgiler
Terli terli iz sürerler sahibinin peşinden
Alamazsa her durakta bir nefes
Ah’sız ve eyvah’sız ölecekler
Ah benim miras miras yakan
Meskun mahallinde boş kalan
Ecza kapısı yitik yaram
Çalan çalıyor seni
Gönlümüze vuran değil
Ağlarsa fırtınayla borandır
Gönülden sekip giden kuş sesleri
Rahimsiz dallara revandır
Arifin suratında tohumsuz çiçek
Kendinden sonra gelene yaban
İki çizgi üç noktadan
Islak ıslak düşen manzumeler
Sular seller gibi çağlayandır
Kendime el diken şiirler
Kendime yaman bir saçak altı bulmalıyım
Dudaklarda yığılıp kalan gülzedeler
Zemin değildi kaygan olan
Nefesti yerinden oynayan
İyi ezberlemezse seni tutacak eller
Hiçbir tövbede temize çekilmeyecekler
İçindeki gökyüzü rengi yediverenler
Siyahtan başka makam bilmeyecekler
Sen ki duvarlar yıkıp
aşka vuranın
Dilden dile sevda kokutanın
Kıta kıta Süleymanca konuşanın
En nazlı kuşu şuramın
...
(-r)