5
Yorum
13
Beğeni
5,0
Puan
1117
Okunma

ZEHİRLİ ELMA
Yüreğinde yaralı bir kırlangıç sızısı
Musluğundan em değil agu akar gurbetin
Ne suyla ne sabunla gitmez alın yazısı
Küllenmez kor ateşi, odu yakar gurbetin
Ayrılığın hançeri bir ok gibi saplanır
Hasret yüklü yağmurlar kirpiğinde toplanır
Kabus böler düşünü uykulardan zıplanır
Gün aşanda göğüne hüzün çöker gurbetin
Bayram gelir gurbette efkâr düşer özüne
Yalnızlık gözyaşları hücum eder gözüne
Anam dersin iç çekip sarılarak kızına
Caddeleri sokağı zakkum kokar gurbetin
Gözleri çakmak çakmak, bakışları sislidir
Cezbeder uzaklardan boyalı ve süslüdür
Çelmesine takılan hüzünlüdür yaslıdır
Dört mevsim ağaçları yaprak döker gurbetin
Uçamazsın sılaya kolun kanadın kırık
Boğazına dizilip düğümlenir hıçkırık
Kabuk bağlar zamanla kanayan bu ayrılık
Sillesi kurşun gibi vurup yıkar gurbetin
Gurbet ele düşersin ekmeğinin peşinden
Bir gün vuslat hayali eksik olmaz düşünden
Gizlersin gözyaşını çocuğundan, eşinden
Yolları hep yokuşa sürüp çıkar gurbetin
Göçmen kuşlar semada katar katar uçarken
Memleket özlemiyle uykuların kaçarken
Bahar gelip dağlarda çiğdem çiçek açarken
Hasret yükü belini kırıp büker gurbetin
Nurgül’üm der gurbette neler geldi başıma
Çileyi katık ettim kuru yavan aşıma
Hicran öyle acı ki rastlamadım eşine
İçi zehirli elma dışı şeker gurbetin.
Nurgül KAYNAR YÜCE/ K. MARAŞ
5.0
100% (8)