10
Yorum
40
Beğeni
5,0
Puan
1796
Okunma
Ben ne yaptım diye, kendine sorup
Pişman olup başı, taşlara vurup
Hatanı anlayıp, gerçeği görüp
Nasıl da isterdim, seni görmeyi
O aklın başına, geldiği zaman
Sahte dostlarının, sana bakarak
Seni kandırınca, bir ohh çekerek
Düştüğün hallere, dudak bükerek
Nasıl da isterdim, seni görmeyi
Yüzüne sinsice, güldüğü zaman
Görerek gittiğin, yolun sonunu
Nasıl yaptım deyip, ben sana bunu
Pişmanlık sararak, kirli ruhunu
Nasıl da isterdim, seni görmeyi
Acılar kalbini, böldüğü zaman
Bazen içten gelen, sesler dinlenir
Yaşlar boşaldıkça, gözler kanlanır
Akılda binlerce, anı canlanır
Nasıl da isterdim, seni görmeyi
Yüreğin maziye, daldığı zaman
İçinde ateşler, hep yeni yeni
Yandıkça yürekte, kavurur seni
O taş dolu kalbin, hasretle beni
Nasıl da isterdim, seni görmeyi
Mazide arayıp, bulduğu zaman
Anılar kaynayıp, gönlün solacak
Her güne bin acı, içe dolacak
Kiprikler nemlenip, ıslak olacak
Nasıl da isterdim, seni görmeyi
Gözlerin yaşlarla, dolduğu zaman
Gün gelir bağrına, basarsın taşı
Utançla önüne, eğersin başı
Gözünden boşalan, sel gibi yaşı
Nasıl da isterdim, seni görmeyi
O yorgun ellerin, sildiği zaman
Acılar içinden, acı seçerken
Yutkuna yutkuna, zehir içerken
Senle geçtiğimiz, yoldan geçerken
Nasıl da isterdim, seni görmeyi
Dizlerin titreyip, kaldığı zaman
Dilde destan olur, rezil hallerin
Derdini dökemez, suskun dillerin
Avuç avuç her gün, bitkin ellerin
Nasıl da isterdim, seni görmeyi
Ak düşmüş saçını, yolcuğu zaman
Kabusla doldurdun, tatlı rüyamı
Terkedip giderek, yaktın hülyamı
Zehir ettin bana, yıktın dünyamı
Nasıl da isterdim, seni görmeyi
Hayat sana zehir, olduğu zaman
Erhan DOĞANAY
5.0
100% (24)