9
Yorum
38
Beğeni
5,0
Puan
1805
Okunma

Kendimi dinliyorum
gözlerim kapalı.
Yaslanıyorum omuzuna
söğütten dalların.
Oksijen üretiyorum
karbondioksitli ortama karşı.
Çünkü zaman erittikçe öfkeyi
tüm hikayeler aynılaştı..
Yanlış bir dünyaya düşmüş
göktaşlarıydık.
Kuşandıkça mayhoş serinliği
kayboluşun sahici renklerinde
içimize kapandık cenin gibi.
Hiç saatlerinde
gölgeler düştü yüzümüze.
Göç etti içimizden ruhumuz
deli bir mecburiyete.
Barışı konuştuk kavga ederek.
özenerek yazdığımız
el yazması şiirlerde.
Damla damla her an’nın
kirpiklerinden düşerek..
Ve boylu poslu içtenliğe
bıraktık içimizdeki çocuğu.
Bayram sabahıydı
içimizdeki ağrı sızı.
Sarılamadığımız eller
Annemizin limon kolonyası.
Giden bayramlar nasıl eksilttiyse
bir bir sevdiklerimizi.
Ölebiliyormuş
Onlar’la birlikte sevenleri.
Ve iki yalnızlık arasına
aldıkça yüzümüzü.
Açıldı yeni yaralar
sarmadan yaralarımızı.
Siyah beyaz filimdi biraz
sevinçlere yolcu çıkaran hüzünler.
Başı olmayan
sonu gelmeyen
Şiir oldu beklenenler.
Veresiye bir cennet verseler de;
Sürgün bir şairin
memleketini sevmesiydi özlemler
Son adımlar eklendikçe
son sessizliğe.
Son noktasıydık aceleci yaşamın
soru işareti gibi görünsek de..!
*
Ferdaca
5.0
100% (20)