24
Yorum
86
Beğeni
0,0
Puan
3305
Okunma

11 Nisan….
İçindeki hayatın güzelliğine saklanmış, masum yüzünde
tebessüm eden genç bir gelini seyrediyorduk.
Kalabalık şaşkındı.
Aynı dönemde gelin olan sülalemizin eltileri, amca gelinleri birbirlerine
’’Kıymet ‘gelin geldiği güne geri dönmüş ‘ diye başında fısıldaşarak ağlıyorlardı.
Benim büyüğüm olan Gönül ablamsa;
‘‘Hayır, annem ölmemiş
Görmüyor musunuz bize gülümsüyor ’’
Üç kişinin zorla ağzıma tıkıştırdıkları ilaçları ve Nezahat ablamın
annemin yerini alarak vakur duruşuyla aileyi toparlaması,
geleni gideni karşılaması daha dün gibi.
Annemi anlatamam, sözlerim çocuklarına, eşine,
çevresine olan sevgisini anlatmaya yetmez,
Annemi anlatamam, geniş toprakların ezgisini hep yüreğinde taşıdı,
nice fidanlar yetiştirdi...
Rahmetle duayla, hürmetle anıyorum.
El-Fatiha...
Hâlâ yolumun üstünde ayak izlerin
Hatırlamak; insanın hayal gücü
Mavi sisle örtülü göğe ses verdim
Ruhum mürekkep kırmızısı
Ellerimde beyaz papatyalar
Söze mi dökülmeli sevgi?
Kalbime dokunup kalan tek his
Bugün dünden farklıyım
Her seste sesinin şefkati
Hani bana demiştin yaa
’’Çamurdan değil kötülükten
kirlenmesin ellerin’’
Avuçlarıma koydun merhameti
İzinden gittiğim, izinden gidilen
Sonraki kuşaklar torunların
Senden geriye kalan senin biçimindir
Toprağa uzandım
Yaşamak, Rabb’e uzanan geçit töreni
Üstünü örtmeyin, aydınlık yürüyüşüdür bu
Hücresinde pencereleri var
Çok sevdiğin, çok sevildiğin için
Kim bozabilir teninin gül rengini
İtibarımdır parlayan nurlu yüzün
Açıklayamadığımsa ilâhî güzelliğin
Sen, benim hayatımın armağanı
Ben, senin hep deli kızın olacağım
Ve son nefesime kadar
Minnacık sinene karışırcasına
Dualarla ’’benim annem melek’’ diyerek
Gül kokan nefesini öpeceğim.
Ümmühan YILDIZ