7
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
1141
Okunma
Elimize değen ölü " Ran...
Cama dokunuyorum
Ve suya
Her dokunuşumda sana
Çıldırmış bir martı kanat açıyor kalp kapakçığımda
Bazen kızıyorum zamana
Her dokunuşunda bana
Gözlerini her yakaladığımda
Belirsiz seferler oluşuyor atardamarımda
Ve kırgınım zamana
Usumda beliren acılardan sonra
Ruhun düşkünlüğü
Sarılıyor bedenin zayıflığına
Kimsesizlik küfünü akıtıyor kör kuyulara
Yusuf’a uzanan ipten başka
Hiçbir şey gelmiyor aklıma
Işığın altında oturuyorum ara sıra
Kelebeklerin son dansı
Ve pervanelerin güneşe haykırışı yazılıyor karanlığa
Ve şair
Her dizesine dikkat çekiyor
Her dizesinin sonuna ünlem bırakıyor usulca
Eve gidiyorum
Ve cama dokunuyorum
Sahte ayna bana
Bakışlarımı her yakaladığımda
Yaşımdan daha yaşlı bir suret bekliyor
Vaktin hesapsız ağında
Ve ben vuruluyorum
Her seher vakti alacaya
Çığlık çığlığa içimde kanatlanmış martı
Bir gün daha diyor
Ölmeden durayım burada
Ve içimde iz sürüyor ufacık adım
Adımsa düşlerin faslından kalma
Evvelden yalnız bir eldir asırlara
Yalnızdım aslında
Zaman dürüle dürüle gelirken avucuma
Zamanın içinden çıkan bir deniz sözü
Uyandırdı beni zamana
Şimdi ise ömrüme devrilen aşk telaşından sonra
Nerdeyim kimleyim
Bir onun hesapsızlığı var aklımda
Ruhuma dokunuyorum
Ve sözlerin bana
Bekle diyorsun bir yanda
Öbür yanda ağlamaklı bir göz bakıyor sana
Bekliyorum ruhumda belirsiz bir karmaşa
Ha vakit geçince ha vakit geldiğinde
Düşüm sarılacak sağlam bir sarmaşığa
Ve sarmaşık gülleri sarıdan sonra
Al mor birazda pembe uyanırsa sabaha
O sabah kendimden çıkıp oturacağım yanına
Yani bahar, sen gelmeli avuçlarıma