6
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
1448
Okunma
Adını söyleyen herkese zehir kusuyorum
Sus oluyorum öylesine kalıyorum da
Bir ben diyemiyorum
Kapılar kapanıyor üzerime
Mazgallardan taşıyor yağmayan yağmurlar
Öylesine bir uçurum beliriyor gözümde
Menfezi şaşmış bir Anka gibi dolanıyorum gökyüzünde
Kimi görüyorum bu karşımdaki suret kimin yüzü
Ağustos birikiyor ellerime
Eylül de gelecek
Durduğum zamanın hüznü daha çok
Sonbahar hızlanıyor böyle düşününce
Tüm kaybolmuşlar gözümden düşüyor göle
Ve göller nehirlere
Aşkın kuraklığı da kurutuyor içimi
Yaşam sevincim duruyor çatlamış toprakta
Bitmiş sözcüklerle
Başlaması imkânsız kelimelerle
Parmak uçlarım uyuşuyor heyecanlıyım
Yaşam hücrelerim dinleniyor sen ruhumdan geçince
Ve deli rüzgârlar dinleniyor bedenimde
Yine de uğramıyor adın dilime
Dilim dilim doğranıyor yalnızlığım şu rutubetli gecede
Ve sen karşından geçen bir yabancı ol
Her gece bu saatlerde elinde karamsarlığın
Şu karşıdaki bahçede kaybol
Ve ben her gece gözyaşımla geleyim
Orkideler diktim
Yamaçlar belirledim Anka’yı bekledim
Karşıdaki bahçede bekle
Gideceğiz adını bilmesem de
Burada kalır kimsesizlik bütün gecelerce