1
Yorum
7
Beğeni
5,0
Puan
834
Okunma
Ekmeği böldüğüm gün yazdım
Gözlerinin ısıcak ve ılık olduğunu
Şu taşlara anlımı vurup
Diş bileye bileye sevdanın güzel olduğunu
Yağmur sonesi tatlı olsa gerek
Ya toprağa düşerken kokusu nasıldır ?
İklim sade bir mevsim
Yorgun ve bulutsu bir bungunluk
Cebimde kalan şoför parası
Sessizlik içinde kainata üfler
Biteviye kalem şakırtısı
Yazarken çizerken
Durakları kaçıran ben
Sana olan sevdam için
Kapıları kilitli tutarım
Taş sütunlar ardında
Üzülen Felatun’a göz yaşı damlar
Krizantem duyar benim çığlığımı
Bırakılır o an umutlar
Çekiç sesleri dinlenir
Tengri zamanı yaşar
Kişi oğlu hep ölür
Tüm gerçeklerden azade olarak
Aşk seninle yaşandıkça güzel
Tüm kainattan sıyrık bir düşle
Rüyalar hayra yoruldukça diri
Sonra kalem düşer elimden
Mum alevinde kısraklar göz kırpar
Bozkırın ay ışığında
Su niyetine içerim
Türk-i Hıta kokunu ey yâr !
Dirseklerinden kokar bir şair
Dudaklarını mor mürekkepler alır
Kanında şadırvanlar
Canında cezbe
Efsunlu şiirleri tütsülerken
Bad-ı Heva kovalar garip aşık
Dualar kaynaşır zembillere
Dualar dolanır kubbeden kubbeye
Gözyaşı buhar olur muma düşer
Bahtımın karasını yazmış ola kim Sinan
İs odasından mürekkep devşirir
Üstatlar...
Küheylan olmaya ne hacet ?
Bahtında hançer olan
Nasıl koşsun ?
Gözleri ahu olana sor
Kalbin nihayeti nasıl olsun ?
5.0
100% (6)