5
Yorum
35
Beğeni
5,0
Puan
1590
Okunma

dokuz doğurdum
hasretin çemberinde gün sayarken
ölmüş zamanların koynunda
yoktun
tuttum adını bilmediğim
bütün güzel nesnelere
adını koydum
sustum gecelerce
kulak kesildim kelebek kanatlarına
kasımpatılara su verdim
yaktım takvim yapraklarını
küllerini göğe savurdum
vahşi bir kedinin ağzından
aldım kanadı kırık serçeyi
ağzımla besledim
yarasına tütün yaprağı koydum
kanat çırptı
koydum pencere pervazına
kitaplar okudum
şiirsiz kaldım
gölgemle konuştum
kazıdım duvarları tırnaklarımla
çırılçıplak bir yaraydım
baktığım aynalarda
dikiş tutmayan
dokunuldukça kanayan
bekleyiş,bekleyiş,bekleyiş...
bir acı nasıl büyütülür öğrendim
nasıl sevilir bir yara
yardan ayrı yöne düşmeyen
depremler gördüm
işkenceler...
kovuldum bütün yerleşim yerlerinden
aldım kendime bir köy kurdum
herkesten uzakta
adını sen koydum
yüksek duvarlar ördüm
senden gayrısına
içimde büyüttüğüm
o saf çocuktun arya
kandilim
can suyum
işlemeli mendilim
şiir kuyum
yağmur bulutum
uzağımda yakınım
çöl çıkınım
hasret kuyum
saçlarının kokusu karışmış
sonbahar rüzgarlarına
annen seni doğurmuş olmalı
bu hazan ayında
kehribar akşamlarda
ondan böyle güzel kokuyor
dokunduğum ne varsa
uzat ellerini arya
çocuk olalım
koşalım çıplak ayaklarımızla
sevda topraklarında
-bak mavi bir uçurtma dalgalanıyor havada-
Necat Uslu
Değer verip sayfama gelen
Şiirimi okuyan,beğenen,favorisine alan herkese
Şiirimi güne layık gören değerli seçki kuruluna
Teşekkürlerimle ...
5.0
100% (22)