12
Yorum
43
Beğeni
5,0
Puan
2327
Okunma


Bizim aşkımız bu şiire sığamayacak kadar kocamandı aslında
Konuştuğumuzda senin kalbin Kaf dağının tepesine çıkardı
Benim sesim ağzı kulaklarında sana koşardı
Sabahın beşinde, altısında, yedisinde
Yada gecenin beşik sallayan cengâver ninnisinde
.
.
.
.
.
Pembe pancurlu bir evimiz yoktu henüz
Ama ellerimiz öyle bir kenetlenirdi ki birbirine
Bir tek odalı evimizde birgün kavuşma planları yapardık
Ben karbeyaz bir gelinlikle kuğular gibi süzülürken
Sen çok sevdiğim uzun saçlarını toplayıp
Parmağıma tek aşklık bir yüzük takardın
Ruhum göğe sığmayan sağlığı-umudu-huzuru biryerde taklalar atardı
Sonra...
Balkondan gökyüzünü seyredalardık
Asma ağacımız bir salkım üzümle bizi mükâfatlandırırken
Avuç içlerimizdeki şükürlerle bir ömür doyardık
"Nagihan" ve "Nagiş" çiçeklerimiz ansızın anadan üryan açardı
Evrendeki bütün kelebekler nasiplenirken kokularından
Tek bir fincandan yudumlardık kahvemizi
Dudak izlerimiz birbirini ele vermezdi vermesine de
Ağzımızın kıyısından inadına gülümserdi aşk
Her gün doğumunda ve batımında
Ve ben senin avuç içlerinde kağıttan gemiler yüzdürürdüm hâbire
Bembeyaz sayfa açarak geleceğimize
Sen de gözlerimin mavisinde hep bana doğru kulaç atardın
Boğulacağını bile bile
Sonra isminin beşinci harfine bütün İstanbul’u sığdırırdım
İlk kez babamın bir Ramazan günü tanıştırdığı
Annemin Süleymaniye yokuşunda ayaklarının dermanının kesildiği İstanbul’u
Sen o anda anavatanım olurdun
Hasretin buram buram taşardı kirpik uçlarımdan
Tir tir titrerken saç tellerim
Hem annem olurdun
Hem de babam
Öksüzlüğüm ve yetimliğim usulca yatırırdı başını devasa omuzlarına
Oysa ki
Alnımdan hiç öpmüşlüğün de yoktu
Ellerimiz ellerimize de değmemişti henüz
Biz bu beyaz sayfanın en kahraman aşıklarıydık aslında
Ne sen bırakıp gittin beni
Ne de ben seni
nagi han
Edebiyat defteri seçici kuruluna ve sayfamı ziyaret eden herkese en kalbi teşekkürlerimle...
5.0
100% (24)