1
Yorum
2
Beğeni
5,0
Puan
535
Okunma
Ay şavkını satın alamazsın
Gökteki yıldızları da
Kuruş kuruş zamanı harcarsın belki ama
Gençlik satın alınmaz bir cevherdir
Öyle asılıydı kahvedeki tabela
Binlerce bardak değişir dudaktan dudağa
Gelen geçen okurdu amma
Nasihat eyleyen kim ola ?
Elimde hüzün tesbihleri
Rıhtımda kırık cam taneleri
Sessizliği bulutlayan her ne var ise
Gözlerimdeki yaş onun eseri
Bana ne kaldırım taşlarından
Ruhum bir papatya gibi çıksa da bir çıkmasa da
Sözlerini dinlerken ağladığım şarkılar
Melodiler bahtsız baharda kalandan beri
Ruhum ıslak bir tebessüm ile
Kar kopuyor saçlarımda benim...
Tarih yaprağında nokta hükmü olmayan
Bir varlık
Saltanat sürmeye çalışırken denizde
Bir gün damlayacak elbet
Geri gelmeyen geminin pervazlarına
Bir silgeç gibi harcadıkça zaman
Anlayacak, tükenecek nefesi o an !
Ebruli düşler perdeye takılı
Gözleriyle süzer bir kadın
Erkek sokakta görününce
Zaman kaçar gider kalbinde
Dudağı kurur kalbi durur
Bir çocuk gibi ağlar bahçede karanfil
Ölü bir defterin arasına gireceğini bile bile
Yaşamanın ne olduğunu insan bilir
Son nefesinde son sözünde yok hükmünde
Gölgesi kalır sadece ardı sıra düşer
Atlar kaybetmeye koşsa da
Bir kazananı vardır
Yaşam denilen yarışın
Fakat yarışın da bir zamanı vardır
Atlar çekilince karanlığa
Anlar ama yarın bilir ki yarış yine vardır
Tırnaklar az çok çentik atar zamana
Şu an dokunduğum kalemden kitaba
Bir emeğin ve harcanan vaktin çağrısıdır
Saniyeler kovalasın yelkovanı !
Yelkovan akrebin kıskacına girmiş bir kere
Gök kubbeyi dolaşan güvercin
Ağlarken kaybetmiş bir kere
Olsun yine de dikilecek ağacın ömrü vardır
Sevilecek bir yârin kokusu olduğu gibi
Gidilecek yolun hikayesi
Sazın telinde aşkın sermayesi
Yarin dudağında haresi vardır !
5.0
100% (1)