8
Yorum
41
Beğeni
0,0
Puan
1873
Okunma

Biz kendi hikâyemizin başkahramanıydık...
-Şu tepelerde çıplak ayakla gezinen çocuklardık
Kentin surlarında hapsolarak yalnızlıklara çoğaldık-
Ardına kadar açılırdı ellerimiz
Uçurtmaları kanatlandıran sevgi
Kalbimizde gizlemediğimiz çığlıklar
Kovalardık somurtkan yağmurları
Tarladan tarlaya sevinçler mest olurdu
Eyy! Sis sen güneşi dağları sararken
Düşlerimizde yaklaşan bir gemiydin
Akarsular içinde fora yiyen yelkenlerdik
Sırılsıklamın tatlandırdığı kıpkırmızı yanak
Annemizin yüreğinde kırk katlı dua
Teslim olmazdık payımıza düşen korkuya
Üstümüze giydiğimiz çiçekli giysiydi çayırlar
Uçsuz bucaksız huzur ve özgürlük
Arzularımız sıcak ekmek arası helva
Başıboş gösterişli süvarilerdik
Kuzey rüzgârlarında dalgalanan
Huşu içinde savaş alanıdır
Ocağın başında ayak ısıtma rekabeti
Kirlenmeyen barışık düşüncelerimiz
Saatler oyalanma ve eğlence olur
Uzlaşırdık küs kalmamak korkusuyla
Kaçarım başsız maskeli kelimelerden
Doruğa seslenen zaman azarlamıyor beni
Hala içimde ilk aşkın sınırları yaşamakta
Özlemle kucakladım geçmişi anıları
Anka kuşu gibi küllerim yeniden doğsam
Gecenin şarkıları ninniler söyleyin bana....
Ummuhan Yıldız