52
Yorum
108
Beğeni
0,0
Puan
2762
Okunma

Ölenle ölünmüyor dedi Mustafa Amca ama halimi görüyorsun kızım, buna da yaşamak denmez.
Her anı hatırımda dünmüş gibi bazısı
Bir yastıkta kırk beş yıl dile kolay Nadidem
Gittiğin günden beri dinmez gönül sızısı
Aylar sanki yıl oldu günler bir ay Nadidem
Kasavet sızdırıyor duvarlar oluk oluk
Şiltenin neşesi yok perdenin rengi soluk
Issız kaldı ansızın eksilince bir soluk
Köhnedi viraneye döndü hanay Nadidem
İncirleri topladım çıkardım serdim dama
Pantolonumun dizi tutmuyor artık yama
Fokurdadı çaydanlık bardak da hazır ama
Demliğin boynu bükük akmıyor çay Nadidem
Geçenlerde tarlaya giderken sendeledim
Kabakları topladım bir güzel rendeledim
Senin yaptığın gibi üstüne un eledim
Elinin değmediği mücver yapay Nadidem
Hafta sonu kız geldi sildi süpürdü evi
Güzel haberi verdi körüklerken alevi
Okulunu bitirmiş başlıyormuş görevi
Mustafa’mız azmetti oldu subay Nadidem
Öteki torunlar da maşallah zehir gibi
Biri mühendis çıktı biri şirket sahibi
Oğlanı soruyorsan gene huysuz asabi
Alttan alır susarım emret hayhay Nadidem
Başucuna diktiğim badem çiçeğe durdu
Dalları filizlendi tomur tomur kudurdu
Onu erkenci bahar beni yokluğun vurdu
Dilimden eksilmiyor bir ah bir vay Nadidem
Senden ayrı seninle tamamlayıp günümü
Seslenirim her gece duyar mısın ünümü
Bekliyorum hevesle ecel denen sonumu
Bana yanı başında mezar saray Nadidem
Hicran Aydın Akçakaya