10
Yorum
68
Beğeni
5,0
Puan
2217
Okunma


Bir ürperti koptu
Tren vagonlarının yalnızlığını andıran
Uzaklığın öyküsünden
Sessizliğin rengine
Suyun derdine
Ateşin hevesine
Düşmüş bir çiçek tazeliğinde söylence
Ve korkunun yüzüne gülercesine gitmenin gerektiği yerdeyim
Cebimde ertelediğim umut
Tutuşmuşluğumla kaldım
Kalbimi incitti her bir şey.
Yağmurun naifliği sarkıttı ipini
Aklımın sonbahar vaktine
Bir daha kör oldum
Ve bir daha, bir daha
Zaman ve unutkanlık ürpertisi
Göğsümün kanatsız kuşlarına
Sevda ve ötesi
Gözyaşı dağınıklığında siyah
Bir kilit düşürdüm en sonunda
İncinmiş kalbimin kapısına
Dilsizliğimle kaldım
Sesimi incitti her bir şey.
Söylenmemiş sırrım
İçimde bir garip gölge ağrısı
Ağır ağır bir gün daha inende gülün direncine
Bir yas havasında kalemin ağzındaki hece
Düştü ardıma sanmanın garip çocukları
Söylenmemiş sırrımda inanmak acısıyla
Naif bir ıslık sürdüm dudaklarıma
Susmaya vurdum göz/yaşımı, genceciktim
Ömrümü incitti her bir şey.
Kıtlık kıran
Her umut bağlayışımda yarama şu ömür
Gözyaşlarımda sıcak bir şeyler var hala biliyorum
Biliyorum tükenmek dedikleri şey bir gülün rengi
Bir tükenişin haresi
Düşümü incitirken her bir şey.
Esaslı bir tükeniş gerekiyor şimdi
Demir gibi suya yenik değil
Çelik gibi kurşuna bahane
Durup düşünmek gökyüzünün yarasını ararcasına
Kuşların kabuk olduğuna inanarak
Ve illâ kanayacaksa bir yara
Düşünmek şöyle dursun, inanmalı her şey
İncinmiş sözümün kuşlarına.
Nedim KARDAŞ
5.0
100% (45)