6
Yorum
18
Beğeni
5,0
Puan
1616
Okunma
göçebe sevdaların malum durağı
umudu ellerce boğulmuş olanım.
-ıslanır kirpikler hüküm kursa da hıçkırığın
kendi gölgende yanacaksın ışıl ışıl
az bekle
unuttuğun sözlerden de yakın...
nabzıma yüklediğin sürüyle yüzsüzlük
parmaklarında gizli kalmış birkaç riya
bilmiyorsun ki !
ben bu fişlediğin ızdıraplarda bayatladım
ve bilmiyorsun ki;
boğazına düğüm düğüm düğümlenir
koynumda yatalak bıraktığın ah’ım...
belki de
içim dışım soldurduğun gülümsemelerin iltihabında
belki de pır pır uçmalar uçmağa ertelendi
dört bir yanı bile inletemeyen ıslıklar dudağımda
elde kalan sırılsıklam bir parça kağıt...
- arkası yarın şafaklarında bedenin
bin bir doğruyu yok eden bir müptezel yalan ortada
sadakat şakağından vurulmuş boylu boyunca
kaypak sıfatlarda gölgesiz gezdiriyorsun
incir çekirdeğine fatiha okutuyorsun...
-sahte şiirlerin ezberinde arama beni !
az bekle
gelirim
kan kaybettiren uykulara daldığında.
artık yarın barışırım korkun kalmadı
özlediğin kadar ilişirsin yağmurlara
bir ayrılık tutkusu gezindir damarlarında
kendi kulağına fısılda fısıldayabilirsen
ipini kopardığın bu sevdayı unut gitsin...
"ücra sokaklarda zulmeden üşümelere hüzünlenirim artık
oysa ki saçlarını taramak için
bu kenti soyacak bir ben kalmıştım..."
kirli müsaadelere sus pus bakıyorum
ömrümün kaç yılını kırdırttın gül yüzlü tefecilere
pişmanlıklarım çeyizine hediyemdir sevgili
ser bulutlara kadar öylece uzansın
-bir günde acı çekmeden öleyim ne olur
öldürmeyen sırlar utansın...
"son güne bırakılmış tövbe gibiyim
iman etsem farkım yok firavundan
sen sağ ol sevgili
intiharım düne düşmüşken yarından..."
İsmail Yılmaz
5.0
100% (12)