2
Yorum
1
Beğeni
0,0
Puan
867
Okunma
daha merdivenlerden
inerken
inmeden
pencerden gördüm
caddeler yıkılıyordu
aşağıya indim ve
yürümeye başladım
şehir üstüme üstüme geliyordu
yol kenarındaki ağaçlar da yıkılıyordu bir bir
yıkıntılar arasında şehre ulaştım
caddeler doluydu kalabalık
insanlar gürül gürül her yana
ayakları var ama başları yok gibiydi insanların
sürü sürü
sürüler başsızdı her yerde
dünyada
kimselerde bir telaş belli değildi
her şey aynı gibi akıyordu gölgesiz
turisler resim çekiyor
kızlar sakız çiyniyordu
her şeyler yıkılırken üzerime
bana bir şey dokunmuyordu nasılsa
yıkıntılar içinde insanlar
yıkıntılar içinde her şey hayat
insanlığımız yıkılıyor üstümüze diyordum kendime
bütün hayellerim de dökülüyordu
eski bir evin sıvası dökülür gibi
kimsenin bir şeye aldırdığı yok gibiydi
sürü akışı devam ediyordu her yöne
bütün dünya şehirlerinde de aynı
sürü,
onlara televizyonlar balon dağıtır hala
renkli balonlar
yıkıntılar
açlık
sömürü
savaş ve katliamlar normal olma yolunda
yan sokaklarda olurken bunlar
onlar,
insana
şu köleliği ve onun kaderini sevdirmeye
bir de buna inandırmaya yönelik işlerle uğraşıyorlar...
halbu ki,
bu öldüren karanlık
kapitalizm ve onun sömürü düzeninin sonucu
bu karanlık kapitalizmin kendisidir
her şey küçük bir azınlık için
savaşlar
dünya yoksulluğu
göçler-kaçışlar açlık da
kapitalizmin zenginliğinde...
ormanlar akar sular denizler
güney-kuzey kutbu
bütün yağmalama
insanlığın malını doğasını talan eden kapitalizm
yani onların sermayesi
onu yürüten devlet gücü
ve yalaka sınfları
ordusu polisi ajanları ile kapitalizm...
ölüler geri gelmez bilirsiniz değil mi
söndürülen hayatlar hesap sormaz
hesap sorulur bir gün elbet denir
elbet
büyük çukurlar açılıyor hayata
büyük çukurlar
kara çukurlar içinde yaşamımız devam ediyor
geleceğin mezarı kazılıyor ayağımızın dibine
farkında değiliz
hala renkli dergilerde yarışmalardan başka
küçük azınlığın mutlu resimleri sayfa sayfa
görüyoruz
şirket sahibi yöneticiler
mutlu gibi bağırıyor
küfrediyor bize ağız dolusu
haberlerde değişmeyen dünya resimleri
kriz savaş felan
beyinsizlerin söylevi sürüyor
propaganda propagandası
ne önemi var
caddede dondurma yalayanlar
sakız çiğneyen adam elinde orient tespihi
kaygısız oturuyor karşımda
banka faizleri ve pahalı eşyalar olan mazalar
ve her şeyin böyle devam edeceğini anlatan
dar klafalı beyinsiz bilgiçler
alaylı gülüşler savururuyorlar her yana
ve nasıl olsa sürü izimizden gelecek diye
başkalığa ölüm diye bağırıyor ruhsuzlar
bizden olmayana ölüm
insanı zayıf yanından yakalayan sistem biliyor
bir şeker için kendini satacak haldedir onlar diye
zayıflığın gücüyle mi yıkılacak bir şey
cahalet tek korkulacak şey
bir şekere satar mı insan kendini
evet satar
sevgiyle koyun koyunayken de
inkar eder aşkı
işte insan bu
ve onun ellerinde kan vardır
biraz önce çocukları boğup öldüren
şimdi yalvarır tanrıya
varlığından şüphe duyduğu tanrısından
af dilerken bile suçu şeytana atar
o beni yoldan çıkarttı
ne olur
olsaydı şeytan
gerçekten olsaydı
ona
alçak yalancı insan derdi mutlak
işte böyle devam ediyor...