4
Yorum
11
Beğeni
5,0
Puan
1909
Okunma
dürbünle alsancak güzeli nermine tutulmuş halaoğlu uzatmıştı ilk sigarayı
o zamanlar çınarcık görmüş adam
artist üzerine artist
üstelik istanbulda yaşıyor
bergen, tudanya, biraz da müslüm kafiyken, fuar muallaydı icabında
benim daha ilk yanışlarım
şule gideli epey olmuştu mahalleden, meleği çoktan unutmuşum
gülşen, adı gibi hem gül hem de şen, hiç unutulur mu?
deniz suyuyla yıkanmış yanaklarını öptüğümde ilkin
gülşenin dili alev topuydu
omuzlara dokunduğun da yakardı, bir de kırmızı elbisesi
cami terbiyesi görmüş büyüklerden dayak yiyince
ilk dersi kemalettin tunçbayır vermişti
adı sahi de
soyadı belli ki taklaya gelmişti
gülşen kataloğuna manken olmuştu ajans prestij de
bornova yakınlarında üç katlı apartmanda
on bin liralık ilk avans paraya tav
bir de fiyakalı abiyeler
sonra gelsin İstanbul,
dayanıklı peçeteye çıkarmışlardı adını mahallede
okuyup iktisadını dünyanın, ilaç fabrikasında muhasebeci olunca
iyi de oldu,
evlendi sonra, çoluk çocuğa karıştı
saklamıştım resminin basıldığı dergilerden birini
geçenlerde bavulun tekinde rastgelince, yürek verdim, buyurdum
ne güzel gülümsüyordu şıllık, bornozu giyince olmuş pamuk gibi
özlem yok dedim, tadı bitmiş eski hasretlerin
bir mektup dahi bırakmadan çekip gitmişti istanbula
anası şen kahkahalar giyiniyordu boyoz tıkınırken
babası edepli adamdı yine de, şamandıra gibi eli vardı mübareğin
yalnız içti mi, iyi içerdi, mora mora deyip
rast geldiğimi demeyeceğim gülşene
hem ne işim olurdu onunla bir daha
yine de kalkamadım sandalyeden, oturup seyrettim
kızı on altı-on yedi gibi, tıpkı anasının gençliği, ne güzel serpilmiş
bir de öyle edalı ki, sınıfındaki talebeler ciddi şanslı veletlermiş
kızları da hani, böyle güzel kız her okula nasip olmaz
yalnız oğlanı hafif arıza geldi gözüme, kulağında iri bir kulaklık
elinde kocaman bir telefon, önündeki yemekle alakası yok
gülşen umduğumdan da fena kaymış diyeceğim, ağır olacak
yalnız o ne kilo be güzelim, yakışmamış sana o göbek, kalça
bakışlarındaki o tatlı esame, gül suyunda yıkanmış saçlar
bakışlar künefeye tat vermez şerbete benzemiş
saçlarını iki renge boyamış, dibinden fazlası açık aslan yelesi
gözgöze gelince muhtemelen kızına akıyorum sanacak ya, korkarım
o güzelim bacakları bile neredeyse pantolonundan taşacak
çektim bir gülüm, ikinciye gelene kadar ya sabır, garson bir soda
-beyefendi neyli olsun?
-neylisini boş ver, yok mu şöyle bir bardak zehir, görmez misin bre şu güzel kadını?
-pardon, anlayamadım efendim?
-getir sadesinden.
icabında sade sade çekilir giderim de, biraz daha yüzünü görsem
şöyle kazısam beynimin içine, yeter mi ömrümün sonuna değin
gülşen, ateş gülşen, kırmızı elbiseli, sutyensiz diri gülşen
iki çocuğuyla uğraşadur
hiç de yakışmamış sana analık
sahi, belki de evlatlıktır bunlar diyeceğim de, doğruymuş
doğurmuş iki veledi de zibidi biriyle evlenip
adam da tam para babası diyeceğim, iflas etmiş on beş sene evvel
inşaat şükür toparlamış iş güç az çok
gülşenim dert görmesin, yesin, çokyesin, dünyaları yesin , gözü doysun
ey yandan çarklı, ada vapuru, karamürsel
görür müsün ne aşkmış bende ki, senin üsküdara sevdan ne ki!
cilasına, kadifesine, tahtakale imdat boyasına terbiye edilmiş kunduram
tak tak
çıkar makaramı, ihtilal akşamı sevişmek gibidir şu havalarda üşümek
sarılmak istediğinde şairin dediği gibi boşsa sağın
ne acıdır bilemezsin
ha gayret, ne yazar yanında değilsem.
5.0
100% (5)