1
Yorum
8
Beğeni
5,0
Puan
1254
Okunma
şimdi daha yalnızız
kan rengi şafağın dualara açıldığı eller de buluşalım
İlhami televizyonun tam karşısında tekli koltukta otursun, gömleği ne güzel
baştan beri söylüyorum, İlhami güzel bir adam, dudakları duaya alışık
televizyonda yalandan bir film oynuyor, öpüşme sahnesinde evsahibi kumandaya basmak için terleyecek hafiften, uzatıp elini belki de kapatabilir televizyonu, iyi de olurdu
buraya sohbet için gelen İlhami
bu sabah namazını kaçırdığı için canı fena sıkkın
mübarek adamdır bizim İlhami, güzel adamdır, sorgular tarihi
okur, okşar kitapların yapraklarını, bir menekşeyi okşar gibi
biz ondan öğrendiklerimizle gözlerimizi yarına açarız, tevbe yetmiş bir
kardeşim, çünkü Allah’ın rahmetidir
dosdoğru olmak insan olmanın hikmeti
bir de sabır yok mu sabır, ruhumuzun zırh atölyesi
ağlayışları annelerden soralım, biraz geceden kalmış olarak, gönül biriktirmiş
yalnız kalmış, takip edilmiş ve oyunlardan sıkılmış iyiliğimizi
umutsuzluğa vuralım. İlhami güzel adamdır, derin bir mana aramaya gerek yok
şen pasajından aldığı buketle istemeye gittiği Mine’yi de pek sevdi
on bir yıl, koca on bir yıl ve baba yüreği, candır; iltihaplanır kocaman merhamet
geriye sandıklar bile kalmaz çoğu zaman, fotoğraflar kutuların birinde
uçurtma yaptığımız ilk yaz, çimenler hafif ıslak, burada filizlendi sevinç ve gözyaşı
bizim gözyaşlarımızı dinlemediler, hislerimi kanatacağım sahne buğulandı
dur,durunuz, bakınız, şurada bir adam ve ben biliyorum, sizin de onu seveceğinizi
diyorum kancığın biriydi seksek oynarken arkadan tekme atıverdi, düştü İlhami
çocuk da değildi, suçu biraz daha yürümekti, biliyordum
sevmeyecekti birileri, şehrimize havai fişekler çağıracaklardı, konserler, ünlüler
bu eller boşluğun ritüelinde hareket etmeyi öğrenemediğinden
daha da bir şey diyemedi, yılgınlığımıza sahip çıkan suçlar ve şehirler
seri umutsuzlukların ısrarıyla yüzlerimizi sarartıverdik bir sene de
bir sene de unuttuk, İlhami’yi papatya severken görmüştü birileri önce
sonra birilerini görememekten geldiler, İlhami’nin menekşeleri büküverdi boyunlarını
kaçıverdi insanlar birbirlerinden, sırayla bir aşk dedikodusu döndü ortalıkta
altından, ipekten ve demirden değerli bir tarih tekerrür etmeye imanla
birikirken, yavaş ve yavaş, bir kerecik olsun saçlarına ak düşenlerin de okşansın buyruldu
suçtan uzak gözyaşları
kan rengi yalnızlıktan, daha sarı yüzlerimiz, durup bize kalan suçlarımızı pay ederken arsızca
kendimize getirilmesi güç günahlar uzatıldı
velakin birbirlerine iyilik vermiş sıcak ellerin
ve akşam avuçlarında soğuyan bardakların
bir kez olsun utandıklarına şahit olmadı uğuldayan tarih
kim duanın bırakılan sesinde üzülmeyecek kadar ayakta kalabildi, derinden yaralandım
bugün geriye kalan suçlarımızdan başlayarak kanarsam
ayıplamasın kanalları kuruyan vücutlar, İlhami’ye yontulmamış sesim
ruhtaze bir ümide hamilinden her sabah güneşe sarılsam
kıyameti andırır bir dünyaya sığmayan bedenim
buruştuğum gibi kalabilirim
terk sadıktır,
şimdi daha bir yalnızım.
5.0
100% (6)