11
Yorum
28
Beğeni
5,0
Puan
1820
Okunma

sen küçüktün
ben sana gelirdim
yazman saçının sarı örgüsü
yüzün kuşburnu tarlası
kantaron otu gibi dinginliğin
küçük oyuncak bir bebeğin vardı
bir kolunu çalıp gitmiştim
bas bas bağırmıştın
dönüp birde ağzına çarpmıştım
haylaz bir çocuktum
arada bir gidip çocukluğunu döverim
hıncını alırım hınzırlıģından
silip bazı anılarımı senli bir geçmiş yazarım
sahi kaç hikaye girdi aramıza?
yüzüne en kestirme giden yolda
hüzünlü yeşil bir ışığa yakalandım
yanaģında aslan yelesi saçların
kokun serin yayla özlemi gibi
bir portreden çıkıp gelirsin
gećmiş ve geleceģe yeni öyküler bulurduk
qoçer bir aşiretle göçüyorduk
ben tütünü bırakırdım
sen tüfeğimi alırdın omzumdan
kıl çadırda kanuna aykırı fikirler edinirdik
sen kürt olurdun
ben lazca şarkılar söylerdim
bölünme korkularınızla birleşirdik
suda kalibreli taşlar sektirirdik
sözbazlar yolumuzu keserdi
gayrı bundan sonrası pusu
bir çakıl taşını bile alamazlar bahçemizden.
5.0
100% (24)