6
Yorum
7
Beğeni
5,0
Puan
1739
Okunma

İlkokula başladığımız günlerden birinde
“Gart Musdafalar urbaya ğetmişler” denildi.
Akşam paydosunda evlere dağılacağımızda, okul çıkışındaki meydanda bir minibüs olduğunu sonradan öğrendiğimiz mavi aracın üstünde “çeyiz sandığı” olduğunu sandığım bir yeşil-uzun bir sandık vardı..
“Sarı Meryem’in tabıtı” imiş.
O günlerde sözlüsünden başkaları da “ağıt”lar yaktılar.. 45 yıl sonrada benim yazdığımı, Sevgili eşinin önerisi ile besteleyen Sn. Muharrem Karaoğlan’a saygılar sunarım.
bir "Köy Düğünü" seremonisinin resmedildiği ve
Sn. Ramazan Efe’nin “Denizli Türküleri” arasında yer alan Ağıt-Türkümü köyüme armağan ediyorum.
Sarı Meryem
“gelindi-gidildi kız bitirildi
köyün ürüsümü böyle bilindi
nişan alayına sini verildi
Meyremin nişanı edilmedi mi?
yüzzük barnağına böyük mü geldi
tüfekler atıldı, bayrak asıldı
sarı saçlarına kına yakıldı
davıllar çalındı, tefler ısındı
Meyremin kınası bu gün değil mi?
kepezi getirsin oğlan tarafı
belik belik saçım, nişanlım alsın
anam-bobam yansın eller yanmasın
beni yaktın felek, sana kalmasın
Meyrem de duvağı keydi değil mi?
oğlan gardaşları gapı tutmasın
yaban eller gibi salıma girme
gara topraklara elinle verme
kahretmen gonşular onbeşti diye
kahpe felek ettiğine değdi mi?
nazarlar mı değdi Sarı Meyrem’e”
5.0
100% (5)