sıra türküleri devam eder gider,
arada katılanlar olur diğerine
birer-ikişer

"-halim efe taşdan taşa hopluyor
fadime de kurşunları topluyor
düş peşime kız halime kaçalım
gavur anan seni bana vermiyor
beyler vermiyor”

halimidim halimliğmi bilmedim
eller gibi ak kefene girmedim
yıkanıpta musallaya konmadım
keten çuvallarda çürüdü tenim"

“çadır gurdum gurbet elin düzüne
aynalı martini dutdum yüzüme
düş peşime gız halime gidelim
on beş sene az geliyoo gözüme”

“Alim Efe Isparta’da tutuldu
Fadimenin çiğerleri söküldü
Alim Efe eli bağlı gidiyor
bütün millet isdasyona döküldü

Alim Efe inip gelir inişten
habarları yok muyudu bu işten
altınnarım galdı diye ağlama
gerdanını donadırın gümüşten

Haydarlıyla Beşirlinin arası
neresinde Kel Hacının yarası
bir elim dabança bir elim bıçak
hindi geldi düşmanların sırası...”

“sen ağlama anam dertlerin çoktur
çektiğin çilenin hesabı yoktur
yiğitlik yolunda üstüme yoktur
eşkıya dünyaya anam, hükümran olmaz”













Hamitçik de bi zamanlar destan yazardı
gucağında bi teyiple
“hediyesi 5 kuruş”a satardı

“-Aşık Hamit bunu böyle söyledi
duyan vatandaşlar birden ağladı”

"-bi ğün bir cip dolusu candırma
Gaşaralıların evi basmış"
me(ğ)ersem Kaşıkara’lı biri
gız gaçırmış.
Pala Melit kaçakları damdan dama
tavandan tavana geçirip geceleyin
konu-komşudan habersiz, komşu avluda serpin
“-valla, billa, talla
ekmek musaf çarpsın
üçden dokuza şartlar şart olsun
basettiğiniz gişiler
hu kapıdan girmedi” diye yemin
billah edermiş
abeysi, gardaşları, emmisi, emmi oğulları
emmisinin hanımı, gellabası
güya “damdan gelmediler” dememiş,
Hamitçik onnarı
Güneyinin Arkasında çalılara saklamış

Akşam garannığı çökdümüydü
bir bohçaynan “peynirli azzık
bi vidon suydu erzakları"
güya kimseye görünmeden götürürdü
elbirlik tığlardık
sarı bıyıklı,
kirli sakallı, sarışın bir oğlandı
Hamitçiğin teyzesinin oğlu
uzun boylu,
uzun siyah saçlı
kalem kaşlı
incecik bir kızdı..
pembe kadife fistanının üstündeki
yeşil basma sıkmasının yuvarlak yakası,
renk renk düğme,
deve boncuğu
işliydi
boynunda da nazar boncuklu,
tek gremse vardı
…

neçe sonura
Meyrem bizim köyden,
kendi köyüne gelin oldu
emmi uşakları
Pala Melit, Kara Hamit arabulucu
katırların çektiği tatar arabası
arka tekeri çarıklı ."
o zamnalar akdedilen başlık parası
dudaklar uçuklattı..
nayeti
bizim köyde de başlıklar zamnlandı
sövenler oldu valla
Hamitçiğin teyzeoğluna
ve de kız kaçırmaya


"-basma sıkmasının
yuvarlak açık yakası
renk-renk düğme ve
deve boncuğu sıralı"
henk etti üç-beş kadın
kızkardeşi ve Kaşıkaralı (Helimece)
kimi komşu, kimi akrabası
Aşağı Kaşıkaralı
kadın-kız, genç yaşlı
renk-renk poçulu duvaklı
gözleri sürmeli
aldı gitti bir tatar arabası
Kaşı,karalı Kara Meryemi

Kaşıkara’dan kaçan
kırmızı güllü kara kadife fistanlı
sıkması boncuklu,
kara uzun saçlı Kara Meryem
Kaşıkaraya gelin oldu
bizim köyden
Kaşıkaralıların evinden,
teyzesi kayınnası oldu












“-meyrem dedin de len! ay çocuk
bi Selver’e yandık,
daha aklı ermez çocuğuduk
Allahın gücüne gedecek emme
bi de yandık gavrıldık
Ciçili’nin Meyrem’e

ondan sonura da adet oluvudu
halının götünde gızlar, saşları örüklü
sürünün başındaki çoban
tarlada çift süren, yolma yolan
dutduruvudu meyrem türküsünü”

“hasdane öğünde incir ağacı anam ağacı
dokdur bulamadı bana ilacı
baştabib geliyo zehirden acı
garip galdım yüreğime dert oldu anam dert oldu
ellerin vatanı bana yurt oldu anam yurt oldu

mezerimi gazın bayıra düze anam vay düze
yönümü çevirin siladan yüze
benden selam söyle sevdiğim gıza
başına koysun garalar bağlasın anam bağlasın
gurbet elde galdım deye ağlasın anam ağlasın”










yarın SARI MEYREM


DİPNOT
vidon/bidon: plastik su k abı
deve boncuğu: deniz kabuğu olup, develerin süslemesinde kullanıldığı için bu adla anılır olmalı
gremse: 2,5’luk reşat altını 17,540 gram ağırlığında 22 ayar altın sikke
tekerlekte çarık: yokuş aşağı inan arabanın tekerleklerinin dönmesini engelleyen, sürtünerek yükün öne baskısını azaltan sistem,