11
Yorum
31
Beğeni
0,0
Puan
849
Okunma
Benim çok çocuğum oldu
sokakları kedi kokan bir mahallenin içinde
yasin okunan ve onu dinlemeye gelen
can atmaya hazır kadınların elinde
ben ise ağızda mırıldanan bir dua olarak kaldım
sokak kavgalarının arasında öksüz
ayağıma çarık bağlıyordum
bileklerime kadar dolanan sarmaşık
ayaklarımla tekmeledim gökyüzünü
bulutlar buna alışık
annem başörtüsüne bağladı umutlarımı
babam içeriden imanlı bir cami
yaşamaya yoksunduk bir aralar
ya da yaşamak buydu belki
kediler gökyüzünün karasıydı
her zaman kötü bir haberle gelen
havaya fırlatılan bir fişek
bir arkadaşımın kustuğu kumar masası
hayatımızda böyle hep karo
yaşamaktan anladığımız bu olsa gerek
annemin elinde yeşil bir iplik
güneşin sırtını dönmeye başladığı zamanlardı
bana örülecek yeşil hırkayı bekliyorum
anımsayacağım binlerce hikaye
avlusunda bebek kalmış bir cami
daha ilk günkü güzelliğinde
sırtım bir anne kadar sağlam şimdi
yaşamak bu olsa gerek
sevginin en güzelini tahsis ettim kendime
bir sevdanın doğusunda kalan
bir tezgahtar parçasıyım
üç kuruşta bir ağlayan
yokluğum kadar kumaşlar seçiyorum
iki elimin alabildiği kadar fazla
saçlarımı kahkül yapmayıp
biraz daha cinayet kesmek istiyorum
dokunan her kokuyu zerresinde bırakmak
dokunan her eli zerresiyle bırakmak
yaşamak buydu belki de
bıçak kesildi insan hafızası
hatırlamadığım binlerce dua var
çocukluğumun koruma kalkanı
ve aşkları
şimdi ise kesiliyorum her kanatımdan
belli başlı izler kaplıyor sürekli
vişne ağaçları çürüdü
dut ağaçları tükendi
bu gece kırmızı bir yelkenle
denize bıraktım kendimi
alaca karanlığa iz bırakarak büyüyorum
doğurduğum çocuklarla yaşıyorum
kediler kadar güzel kokan
yaşamaya hasret bir şekilde ölüyorum
ve elimde bır bıçakla sinsi
ya da yaşamak buydu belki
’Gök çe’