10
Yorum
31
Beğeni
0,0
Puan
1096
Okunma
Kalbin bir okyanus kadar derin
ve ben anadolu’da yetişmiş bir çocuğum
ellerim topraktan hasır
göğüslerim belki kekik kokusu
ulaşmak ise bir tan vakti
kulağımı sigaraya yaslamış
küllerinden dinliyorum o vakit
yeniden doğacak zamanı
bozuk bir kemanım var
ellerime yakışmayacak kadar
tan vaktinde canlanır gözümde
varlığını o zaman hissederim
alnımın teriyle elimin sevişmesi
bir resital
yatağımda kalan bir kaç damla
diş ağrısı gibi geliyor seni sevmek
korkuyorum
bir daha konuşamayacak kadar
akşam üstü bir kahvede duydum
koyulaşırken zaman
sevenler meyhanesi kapanacakmış
anadolu’da yaşamak haram
ey alçak saki duymasınlar aman!
kalbin bir okyanus kadar derin
ve ellerimden bağlandım arpa tarlalarında
ellerim nasırdan bir kilit
göğsüm yorgun bir işçi
ve ben başkaldırdım güneşe
tan vakti
doğmadan önce
yaşamaya gidiyorum alaca bir şehre
silah tutmayı öğrenip kendimi koruyacağım
belki de yaşamayı böyle öğrenmeliyiz
sevgilim ulaşırım belki sana
neden olmasın
bir bitki olurum anadolu’da
köklerim dibinden çıksın
yer yüzünün altında kalırız hem
zamanın da altından geçecek
güzel şiirler okuyacağım sana
sevenler meyhanesinin içinde geçerek
herkes uykuda bu vakit
in-cin kapatmış gözlerini
elimi çarpsam kapı koluna
uyanır belki gökyüzü
sabaha uyanmak anadolu’da yaşamak gibi
sana ulaşmak derin bir hendek
yüreğim kelebek uçuruyor diyarına
kitaplarım üst üste yığın
engel olacak her şey biliyorum
yatak desen dağınık
yorganın sesinden korkuyorum
seni sevmek tan vakti uyanmak gibi
büyük bir diş ağrısı çekiyorum
alnımdan damlıyor sana ey saki
içtikçe içiyorum
okyanusun suyunu
köklerimden ellerime
güneş doğuyor tepelerden
bu şehrin üstüne.
’Gök çe’