8
Yorum
23
Beğeni
0,0
Puan
847
Okunma
Ölüp uzakta yakına gelen
öteberisi yanında bohçası dolu
zümrüt saçlı
bir müziğin zorladığı kadar zorluyor beni
sapsız giyotin
saçlarını sevmez senin
okşamak belki miraçıdır bir elin
ayı ortadan ikiye bölen
şakkul kamer
boynumuz gerçekten de kıldan ince mi
bir el deyse soğuk mermerden çekip
yaslasam belki de sırtımı keser
kalın kafalı insanlarız biz
giyotin sevdalısıymış yok daha neler
büyüsü tozuna kondurulmamış
kısmet işleri bunlar
ağaç ölür sapından
katliam yaparlar
ağaç yaşamaz nefes almıyor
nefes almadan da yaşarlar
ağaç ölür sapından
katliam yaparlar
üstümüze okunur o büyülü büyü
artık milletsizdir
boyun ölür kıldan ince
boyun olur kalından ağaç
ayı ellerinle böldüğün gece
misafirlikten hamdüsenalarla kalkarız
ellerimiz daha kirliyken
üstümüzde ibrani büyüsü
sabah olmaz vakit doğmaz
tırnak aralarıma doldurduğum günlere
sene milattan önce bilmem kaç
evrimleşmişiz göz göre göre
güne kepenkleri kaldırarak başlıyorum
üstümden gözlerime kadar açık
ilk siftah kanat kaplarken gölgemi atılıyor
ayaklarımın değdiği bu soğuk mermere
ıslanıyor ayaklarım
at biner gibi oturuyor kemiklerime
safkan bir büyü yapılıyor
orta doğulu kadim dostlarım
kan vuruyor dem bu geceye
ölüp uzakta yakına gelen
bohçası bir hayli dolu
korkmuyoruz hiçbir şeyden
geceyi bölen ay’ın ayrılması mı asla
geriye ne kalırsa kalır senden..
’Gök çe’