6
Yorum
13
Beğeni
5,0
Puan
1488
Okunma

haftanın belli günlerinde belli saatlerinde
Moskovanın Sesi Radyosu, Buda-peşte
Almanyanın Sesi Radyosu Doyça Velle
Sofya, Kıbrıs Bayrak radyoları
kısa dalgadan yayın yaparlardı,
Meteoroloji ilçelerin bile hava durumlarını
Polis radyosunda ise kayıp insanları,
eşyaları, bulunanları sayardı
hemen ardından ve aralarda
o günlerde meşhur olan ancak
Ankara Radyosunda
duymaya pek alışık olmadığımız
“hafif müzik” parçaları çalınırdı
Ajdadan, Alpaydan,
“her tepenin ardında bir ceylan vardır
her yiğidin gönlünde bir arslan yatar
işte böyle aşk böyledir
dağlara düşer dert söyledir.”
ancak çok fazla istek alırdı
Abdullah Yüce şarkıları
ama ille de
“uzayıp giden o tren yolları
açılıp sarmıyor yarin kolları..”
“Erzincana girdim ne güzel bağlar,
Erzuruma vardım dumanlı dağlar
elleri koynunda bir gelin ağlar
oy anam anam nasıl dayanam”
bir de bilgi yarışması proğramları olurdu
daha canlı, daha dinamik
“beşi bir yerde-beş bin ceplerinde”
“işte sorusu nedir doğrusu”
“doğru mu-yanlış mı”
yarışmaya katılanlara mutlaka
“boş zamanlarında”
ne yaptıkları sorulurdu
herkesin cevabı diğerlerinin aynısı olurdu
kitap okurum, müzik dinlerim,
sinamaya-tiyatroya giderim
kızların hatıra defterlerinde de aynı terane
evler dolusu kitaplar nerelerde
sonra
“-başınızdan geçen ilginç bir anınız var mı?”
oysa anlatılanların ilginç bir tarafı olmazdı
üstelik anlatılanlar üç aşağı-beş yukarı aynıydı
proğramı sunanlar da “evet çok ilginç” derlerdi
dinlemedikleri,
hiçbir şey anlamadıkları da belli
ama nedense hep bu soruyu sorarlardı
ama Halit Kıvanç’ın bir anısı oldukça komikti
bir spikerlik sınavında adama türkü anons ettirilmiş
“-evet sayın dinleyiciler koromuz şimdi
“hele Dadaş hoşmusan” demiş
“dolumusan boşmusan” diyecek ya
“dolu musunuz boş musunuz”
imtihanda olduğunu fark edip düzeltmiş
“ayaklarınız yan basıyor
yoksa siz sarhoş musunuz” demiş
..
proğramdaki diğer konuklar nasıl gülüyor
ilk defa duymuşlar
ve çok komik bulmuşlar
kimse için pek bir şey değişmiyor
dudaklarımıza hahfif bir tebessüm, o kadar
işin hakikatını araştırmaya ne gerek var,
“-bir akşama doğru böyle bir yarışmada
yarışmacıyı “Leyla Önüter” diye
anons ediyor Halit Kıvanç
kız ne kadar itiraz etse de,
o hep “bayan Önüter” diye hitabetti
belki onun amacı sadece dinleyiciyi
öylesine eğlendirmekti
Derviş Emmi “-bak hinci garıyı terledecek,
ondan keyri “bayan önünüz terledi” deycek
“-ulen ne namıssız bu” dedi
o yarışmacının en sonundaki ısrarı üzerine
“-ben öyle not almışım” deyiverdi
yoksa ilginçlik bu muydu
böyle ilginçlik olur muydu
yakışıyor muydu
Halit Kıvanç gibi birine”
“-çocukken geç konuşmuş da
bülbül tasından su içirmişler kendisine
“susdurabilene aşk olsun
aş goynunu kum dolsun”
ne demekse
espri bunun neresinde”
Zahide
o ğünlerde
"zahidem" türküsü türeyividi
bi zahidemdir aldı başını ğediyo
dilinden düşmeyo kimsenin,
"zahidem gurbanın olam n’olacak halim•
yine bir laf duydum kırıldı belim
gelenden geçenden oy, haber sorarım
zahidem bu hafta oluyor gelin."
bu senin Goca Durmuşun garı,
Yakıplara getirmiş teyibi
teyipden meyipten
habarı mı var Dalmemedin
bi ğulak gabardıyo ki
"zahidem kurbanın olam sallama beşik
beni genç yaşımda sen ettin aşık
kadir mevlam senden oy bir yar isterim
ak buğday benizli zülfü dolaşık."
arayvımış-darayvımış bütün dalgaları
yeni başdan uzun dalga,
olmadı orta dalga,
Antelle, İstambol, Angara
"hezelide deli gönül hezeli
Çiçekdağı döktü’mola gazeli
dolaşdım alemi, gurbet gezeli
bulamadım zahidemden güzeli"
hadi bi da kısa dalga
polis, meteroloci, Sofya, Budapeşte, Mosgova
yok Allah yok "zahidem"
"-Yakıblarınkı nassı çekiyo madem"
“gurbet ellerinde of esirim esir
zahidem kurbanım hep bende gusur
eğer anan seni seni bana oy verirse
nemize yetmeyor el gadar hasır"
son bi da(ha) bakmış ıradıyoya
"-Yakıplarda plak olcak değil ya."
arayvımış, darayvımış
zahidemi bulamamış,
yesyeni ıradıyoyu yere çarpmış...
aporlolarının çeliklerinden
Cavit’e oyuncak çıkmış
5.0
100% (11)