Paranın öldürdüğü ruh, kılıcın öldürdüğü bedenden fazladır. walter scott
İbrahim Çelikli.
İbrahim Çelikli.

Tırtar / Oyuncak

Yorum

Tırtar / Oyuncak

( 8 kişi )

6

Yorum

12

Beğeni

5,0

Puan

1663

Okunma

Tırtar / Oyuncak

Tırtar / Oyuncak

“-senin bu Dal Memedin tek mukatı bu deği(l) ki
ovaya gederkene aya(ğı) bi daşa dakılmış
işi ğücü burakıvımış
daşı pinçek pinçek edesiye
el ovaya varmış”

biğün bu baksaykı bunun köpe(ği)ni
bi köpek boğmuş
boğazından dalamışlar gan-man
evin öğünde de bi köpek izi
hemen seğidiyo delikli demiri gaptığı ğibi

düşüyo köpeğ-izinin peşine
Asarın altından, Eriklerin yannına
köpeğ izi çi(f)tlenir,
aralaşır, garışır birbirine
Tuzladan, Günsüzünaltına,
Löpeliden, Teğmen deresine

za(hı)r köpek bi davşan, dilki izi file sürdüyse
çalıların içine file uğradıysa
yahut da bi dilki gecede ğündüzde
olur a! her bi yanı dolaşdı
bu “çııık! çık” deye bağırı
çakar-almazın tetiğine basarımış
epili bi barıt-gapsin harcamış”
..

“-bi de;
kürek çekelek gayığı gıyıya
yanaşdırayın derkene
dalga foşşadak hadee
gayığın içini doldurmamış mı
seninki küre(ği) alıvırıyo eline
yermin yememin,
bi ğözel döğüyo dalgayı
haddini bildiriyo denizin”












“-len biğün de Gölyerinde
armıdın kölgesinde
açcık dinlenivireyin derkene,
kölgenin yeri değişiyo,
bu da kayıyo kölge yere,
ıccık canı geçiviriyo
baksaykı alanda gene ..

erinmeyo
gakıyo ordan yolduğu bi desdeyi
armıt ağacına ağdırıyo
derkene deli lodos çıkıyo,
ağacın dalındakı desdeyi
aldığı bille savırıyo

seninki ediyo-edemeyo
çıkıyo ağacın kölge olcak dalına,
öteyki dalları birvirine ipinen gasıyo,
üsdünü desdeynen garaltı ediyo..
sıkışdırıyo bi ğözel çonalayo seyrek dalları da..

tam aşşa enecek
“küt” deye
gerilen dallardan biri gırılıyo,
derkene bi de basdığı dal
gövdesinden çatıradak ayrılıyo,
olcak ya gari Memed a(ğ)a
ayağıynan yüklene, yekine-yencile
ağacın başını çot ediyo da atıvırıyo
yığıvırıyo yere”

hinci adam haksız mı
siz olsanız neyderdiniz
adın çıkça(ğı)na canın çıksın demişler
adamın adı çıkmış dokuza
inmez sekize















hoperlör çeliği de olsa ,
hiç oyuncağım
kirebolum , kıltopum bile olmadı hatta
fıyığım
ne ağaç tekerlekli arabam
ne de cırcır çevirdim

ne Cavite yalakalandım
sınamak için, çeliği
ne de Cavit işi düşmedikçe
selam verdi
fıyık çalmayı bile beceremezdim
ders çalışmaktan başka şey bilmedim.

ne fiççem, ne sünger taşım
ne sünger lastiği aldım kepiciden,
ne çalıdan, çatal kestim
ne keklik yumurtası topladım
ne palaz yakaladım
ne de palazıma çekirge
ne kuş avladım,
ne de yuvasını dağıttım..

arpa beklemeye giderken götürdüğüm
koltuk sapanınıyla da
taş atmayı beceremezdim
fırıldak çevirsem, kamışından düşürürdüm
haşhaş sapından yaptığım kağnının da
tekerleğini uyduramadığımdan,
kırık, yamuk, tekkanat sürüyerek götürürdüm

aynı yerden gide gele belirginleşti
cümle kapımızın yanında
çelen dibindeki sözde kendi şosemi
kimseye göstermeye cesaret edemezdim ki
sözde grayderim kayrak taşla açtığım yol da
olmadı gitti..






sadece Cavitin cebinden çıkardı,
toplu iğneyi, demir parayı
çeken mıknatıs –radyo çeliği-
bizimde radyomuz olsa da,
babam kırsa diye
herkes içgeçirirdi

başkalarının da cepleri
kabarık dururdu
çağla, dağ armudu, dağ eriği,
kış mevsiminde de kavurka olurdu
yazları; ipli çakı, koltuk sapanı, süngertaşı
ama bunlar okul zamanı yasaktı

kayısı çekirdeği,
çakmak taşı,
gazoz kapağı,
tabanca mermisi kovanı
halı ipi
et top ,

ne et top, ne sünger, ne sapan
öğretmen masasını doldurdu
bir kişinin cebinden çıkan
masada öğretmen,
yanında Azizin Ramazan
bir sürü çevre, mendil, gınnep, halı ipi,
(bozuk, kırık, renkli) çeşit-çeşit kalem
silgi ve burgu
bıçak zinciri, çataliğne , eski enjektör,
birkaç tane eski yılların banka takvimi,
bekçi düdüğü, ayna kırığı,
hurma çekirdeği, hacı filmi

bozuk saat parçası, kuruboyalar
tükenmeye yüztutmuş tükenmez kalemler
işe yaramaz kalem, oyuncak parçaları
cebe koyulduğu unutulmuş eski oyuncaklar,
ezilmiş, yırtılmış kibrit kutuları
sakızdan çıkan artist fotoğrafları
güneşe bakılan siyah camlar
ilaç kutuları, şişeleri, kapaklar


bankalar; takvim verirdi yılbaşlarında
bankada hesap açtıranlara
bankalada yakını olanlara
bir de çocuğu olanlara kumbara
atılan paralara yanardık

banka takvimlerinde
Türkiye haritası
birbirlerimize haritadan il sorardık
hiç görmediğimiz illerin
plaka numaralarını..
defter artıklarından imal cep defterine
ülke, başşehri, yüzölçümü
geçim kaynaklarını listelerdik

hiç kullanmayacağımız ölçüleri,
deniz millerinin, inçlerin
birbirleri cinsinden ne
ettiklerini hesaplardık
hiç görmediğimiz trafik işaretlerini ezberlerdik

dikkat inek çıkabilir
……………….
azaminin neden -en az- olmadığını
anlayamazdık
bilmeyenlere, bıyık altından gülerdik


























ne koltuk sapanım oldu, ne de
sapan daşıynan serçe avladım,
ne keklik yumurtası topladım
ne palazım oldu, ne de
palazıma çekirge avladım

ütmelik yolmaya gittiğim nohut tarlasında
minicik bir göcene rastladım
işim bitince alırım diye,
koydum yuvasına
geri döndüğümde elimle koymuş gibi
bulacağımı sandım
bulamadım

oysa tavşan; yavrusu göcene
"yedi gününü yetirdim
bıyıklarını bitirdim
haydi yavrım sen dereye, ben tepeye" der
göceninden ayrılırmış
tavşanın ön ayakları kısa olduğundan
inişe gidemezmiş
ama yokuşa giderken tutulmazmış
üstelik göcen kaçarken
görülmeyecek kadar süratli gidermiş
“-davşan yavrısına başıyın “çarasine bak
anandan bile medet umma” derimiş.”

“-mahlukatın en garibeni davşandır
alıcı ğuşlarda, yırtıcı hayvanat da
davşan etine bek maraklıdır
oyusa tavşan bi ot yer
bi ğuş ganat çırpsa ürperir
tevlike sezdimiydi de
olduğu yere pusar

yünseklerde dönelek,
olduğu yerde çakılı galalak
akboba, gartal gibi yırtıcı kuşlar
tavşanın olduğu yeri tesbit ettilerse
pike yapalak avının üstüne
çullanı(r)lar
davşanın şansı zıfır
eninde-sonunda nasibi;
ya başka bi gurt-ğuş
ya da omzutüfekli avcıdır
gaşsa-gaşsa, nereye ğadar
kim demiş çıkmadık canda umut var
















DİPNOT

pinçek: çok küçük parça
delikli demir: tüfek, silah
çakar-almaz: eski tüfeklerin bir çeşidi
desde / deste : biçilmiş ya da yolunmuş ekin-ot demeti, öbek,
kirebolu: bal mumu (prepolis)
kıltopu: kaşağıda kalan öküz kılları elde yuvarlanarak sertleştirilir
fıyık: baharda söğüt dalından yapılan düdük, ıslık gibi ses çıkardığından bu isim verilmiş olmalı
cırcır : çember
sünger taşı: sapan (sünger lastiği iç tekerlek lastiğinden düzenli şekilde kesilerek hazırlanmış lastik)
sapan lastiği / sünger lastiği iç tekerlek lastiğinden düzenli şekilde kesilerek hazırlanmış lastik)
koltuk sapanı / sallansapan : baklava dilimi şeklinde, taş konulacak yeri olup 50 cm kadar iki tarafındaki ipiyle (biri parmağa geçirilip diğeri bırakılabilecek) sallanılarak taş fırlatmaya yarayan düzenek,
sünger/sünger taşı: tekerlek iç lastiği dilinerek hazırlanan ve bir çatala sabitlenen ve yorak içine konular baş parmak büyüklüğündeki taşı fırlatmaya yarayan düzenek, sapan
sapan: (burada sapan ip örületek yorak bibimi verilmiş uzun iple çok daha uzağa taş fırlatılan düzenek olarak adlandırılmaktadır.)
et top: sıkıştırılmış, süngerimsi lastik top
burgu: (o zamanlar – burada) kalemtıraş
çatal iğne: çengelli iğne, asker iğnesi
yetirmek: yetiştirmek, tamamlamak, bitirmek, bitirtmek
tevlike / tavlike / taflike : tehlike
pusmak / pısmak : çekinerek saklanmak, görünmek istememek, sesi çıkmamak, suçlanmak





Resimdeki Bedel’in Memetali
Allaha emanet olsunlar

Paylaş:
(c) Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir. Şiirlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
Şiiri Değerlendirin
 

Topluluk Puanları (8)

5.0

100% (8)

Tırtar / oyuncak Şiirine Yorum Yap
Okuduğunuz Tırtar / oyuncak şiir ile ilgili düşüncelerinizi diğer okuyucular ile paylaşmak ister misiniz?
Tırtar / Oyuncak şiirine yorum yapabilmek için üye olmalısınız.

Üyelik Girişi Yap Üye Ol
Yorumlar
glenay
glenay, @glenay
15.1.2016 22:30:05
5 puan verdi
Kardeşim İbrahim'in sapanı vardı.
Kendisi yapardı.
Kuş vurur halamın eltisi olan Halime abaya götürürmüş.
O bizimkinin vurduğu kuşları üç beş kuruş verip alırmış.
Hiç hoş değil tabi.

Bu şiirlerinde hep çocukluk, ilk gençlik günlerime gidiyorum.
Halamın evine, onun kapısının önüne.

tebrikler kardeşim,

selamlar..
kul düşünce
kul düşünce, @kuldusunce
15.1.2016 19:06:57
5 puan verdi
büyük bir emekle yazıldıgı ayan beyan belli
eski dili yöresel şiveyi okumanın hazzını
yaşattıgınız için çok tşkkr ederim hocam
Işık  Mehmetali
Işık Mehmetali, @isikmehmetali
14.1.2016 22:23:46
5 puan verdi
Senin dal memmedin bizim xırxır memmedi anımsattı be usta her elini attığı ya kırılır ya bozulur...))) yüreğine sağlık
Kalemin susmasın
________________________Saygılar selamlar

Xırxır memmed ..... Bela Memmed
mehmetmacit
mehmetmacit, @mehmetmacit
14.1.2016 19:40:07
5 puan verdi
dal memedi okurken gülümsedim...
hemen her yörede böyle insanlara rastlamak mümkündü.
oyunlar, oyuncaklar her zaman ilgi alanımız oldu.
şimdilerde bir bilgisayar insanları sevgisiz ruhsuz yapmakta...
ilgiyle okuduğum güzel bir bölümdü
kalemine sağlık İbram Bey.
kürşad çerçen
kürşad çerçen, @kursadcercen
14.1.2016 18:22:14
Hocam dip not olarak ağızda olan kelimeleri kaydetmeniz harika ve yapılması gereken bir şey unutulmamalı.
VAZO
VAZO, @vazo
14.1.2016 17:31:39
5 puan verdi
Hoperlör çeliği de olsa ,
hiç oyuncağım
kirebolum , kıltopum bile olmadı hatta
fıyığım
ne ağaç tekerlekli arabam
ne de cırcır çevirdim

Unutulmaya yüz tutmuş anılarımızın tazelendiği,çocukluğumuzda ki
oyuncaklarla oynadığımız günleri yad ederek şiirinizi okumak keyifliydi.
Annem ve teyzemin kalıplarla bize çeşitli kumaşlar kullanarak diktikleri
ve süsledikleri bez bebekler ve zürafa,kedi,köpek v.s ile,babamın aldığı
lunapark oyuncaklarından minyatür dönme dolap,atlı karınca,tren,kayık
salıncak v.s. ve annemin yaptığı kağıttan kayık leğenden küçük havuzda
yüzdürerek su ile oynamayı anımsadım.Her zaman ki gibi yöresel şive
anlatımlı şiirinize tebriklerimle.Saygıyla.
© 2025 Copyright Edebiyat Defteri
Edebiyatdefteri.com, 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Edebiyatdefteri.com'a aittir. Sitemizde yer alan şiir ve yazıların telif hakları şair ve yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.

Sitemizde yer alan şiirler, öyküler ve diğer eserlerin telif hakları yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Ayrıca sitemiz Telif Hakları kanuna göre korunmaktadır. Herhangi bir özelliğinin kısmende olsa kullanılması ya da kopyalanması suçtur.
ÜYELİK GİRİŞİ

ÜYELİK GİRİŞİ

KAYIT OL