5
Yorum
6
Beğeni
5,0
Puan
827
Okunma
çoğul güneşler doğurup
tekil ay ışığında hüzünlenen şehir
bir tren, bir istasyonu söküp atmasa yüreğinden
çifte kalem çekilmese uzaklara
her şey biraz daha uyansa...
bir adamdan
bir kadından
bin bir çocuktan
uçurtma sonlarından
sonsuza meyilli bıçak izlerinden
ve ilkokul yaralanmalarından kabukları soyuyor zaman
sonbahar kentin kasıklarını dövüyor
gündüzler kısalıyor
gam, keder...
aspirin, antibiyotik ve antidepresan
(erken eylül sancıları
yüzü coşkuyla yırtılmış okul sıraları
ve beslenme araları
otobüs durakları ve yollar
ölüler ve sağlar
ve zaten hiç yaşamamış olanlar
bir çatı katını bir kenarda usulca büyütüyorlar)
uzak dağlardan, uçsuz ovalara
dingin ırmak ağızlarına
taşa ve toprağa
güneşe ve aya
mutlu köy resimleri çiziyor
düşlerinde aydınlık
ceplerinde yalnızlık olan adamlar
çoğul güneşler doğurup
kendi rüzgarıyla savrulan şehir
gölgeler
gizli bir kız çocuğuna soyunuyor
sokak lambalarının çaresiz en kalın bir akşamı
sessizce ördüğü sokaklarda
isminin orta yerinden dökülen "z" harfine inat
(bildiği bütün dilleri
bir eylem telaşıyla susan
ayakkabılarını ardına kadar açık sel kapılarında çıkaran
bazen görünen
ama en çok kaybolan)
ve annelerin sonsuz göğüsleri arasında
bir çift kırlangıç
binlerce kuş birden olmanın hakkını veriyor
sayfalar dolusu bir sonbahar kentin kasıklarını dövüyor
geceler uzuyor
5.0
100% (4)