6
Yorum
30
Beğeni
5,0
Puan
1518
Okunma

Uçsuz bucaksız bir ömür değil ki bu
Sonsuza dek sürsün hasretlik
Elbet ölüm bir türkü makamında konar nefesine
Elbet bir nehir yanar gitmenin sonsuz kederinde
Islak şiirler uzatıyorsa anlamını gözlerine
Nefesine değiyorsa yaralı harfler
Kavuşmak için bir yarın daha ekliyorsa takvime yaradan
Gel, bölüştür beni canım ömrüne.
Köklerim bastığın yerleri öperek iner derine
Baharı sırtlamış dağların çiçekleri gibi
Gülümse rüzgarın çılgın örsüne
Eksik kalmasın hiçbir şey bu yarım sevdadan
Elbet bir boşluk öldürecek bizdeki derin çığlığı
Elbet sonrası sessizliktir bu savaşın
Değmeden alnıma sonsuz vedanın akı; musalla taşı
Gel, bölüştür beni cennet ömrüne.
Salaş bir orman yangınından korkup kaçtı şairliğim
Seni ‘Bir ağaç gibi hür’ sevdim oysa
Düşmedim bir başkasının yalnızlık şarkısına
Dokunmadım yarasına Leyla’nın
Yağmur kokusu hikâyene Mecnun olsam da
Senin yaralarını aradım hep, senin acılarını
Bir gün bir aynada gördüm yara oluşumu sana
Boylu boyunca ölmek istedim, ölemedim
Ve bu canı canana bağışlayan yaradan adına
Gel, bölüştür beni cennet ömrüne.
Ağlarsan ki boğulmak isterim gözyaşında
Bu sevgi akıl almaz, akıllanmaz bu senli tufan
Yanağından süzülüp gülüşünle düşmek isterim gamzelerine
Ne muazzam bir sondur bu, böyle yazsın Kiramen Kâtipleri
Yazsın da cennet müjdelensin cefakar yüreğime
Ey gönlümün yorgun haziran akşamı!
Alıp başına giderken dudağımda raks eden şarkı
Gel, sevdiğin her şeye bulaştır beni gönlünce.
Kalbim kapalı kapıların paslı kilidi
Hangi yöne çevirsem acıyor düşlerim
Uykular bağışlıyorum kalın harflerle soğuk duvarlara
Şarkılar yakıyorum gecenin çaresiz duacılarına
Her ateşten sonra seni bekliyorum
Çünkü önce gözlerim üşüyor, sonra söyleyeceklerim
Sonra dinsiz bir boşluk görüyorum avuçlarımda
Gel diyorum ve sen gelmiyorsun.
Nedim KARDAŞ
5.0
100% (24)