3
Yorum
4
Beğeni
4,8
Puan
1633
Okunma
Ah eylül sen ne de çok maviydin
Kara olmadan önce…
Bana seni hatırlatır sarı yapraklar
Sonbaharı gömleğinden tanırım yırtıksa eğer
Ah eylül sen ne de çok maviydin
Kara olmadan önce.
Gözlerine sürme çekerdin bakırdan yapraklara inat
Rüzgarda dalgalanmayı severdin saçlarımda
Üşümüş ellerim vardı,
Ve kollarım vardı iki yana alabildiğince açılan
Uzaklığını anlıyordum, kollarım iki yana düşünce
Ah eylül sen ne de çok maviydin
Kara olmadan önce.
Hasretler, hüzünle dalardı uykuya kollarında
Kör bir makasla saçlarımı kestiğim günler gelir aklıma
Babamın sakalları hep sorun olurdu
Gidip gelirdi karakol yollarında
Kaçak sigarasını sararken seni haykırırdı avluda
Ah eylül!
Benim gülüşümü çaldığını söylüyor babam takvimlerden
Ve annemin unuttuğu elbiselerde yırtmışsın çocukluğumu
doğru mu?
Bütün günlüklerde yas tutmuş annem
ve ağıt yakmış durmadan
Ah eylül sen ne de çok maviydin
Kara olmadan önce.
Ah Ey-lül!
Şimdi kırgın bakışlar ne de çok me-lül
köşelerde hala saklanan çocuklar varmış tifo nöbetlerinde
Sokaklar yasak diye,mum önünde fısıldaşan yaşlılar varmış evlerinde
Gelinliğine küsen kızların öldüğünü söylüyorlar
Her ölenin cebinde kurumuş yapraklar var, neden?
Bana anlat Ey-lül!
Neydi o kan ile gül
Ve elinde zeytin dalıyla ölen çocukların hikayesi.
Dumanlı bir günde ölmeden güldüğünü söylüyorlar senin
Ah eylül sen ne de çok maviydin
Kara olmadan önce.
5.0
75% (3)
4.0
25% (1)