4
Yorum
28
Beğeni
0,0
Puan
1968
Okunma

zatürre tutmuş bu kentin
romatizmal yalnızlığıyla ağrıyor düş eklemlerim
..
bir ben miyim diye başımı çarptığım hüsranlar
dilimde biriktirdiğim lal yaraların kabuğu
nedensiz düşüyorum acının gözlerindeki balkondan
çakıldığım kederlerin betonuna dağılıyor anılarım
hiçbir sonranın öncesinde ölmedim
uykular boyu baygın çocukluğuma uğradığım
bir koma haliydi kayıplarım o kadar
sanırım hep aynı resimlerde gördüğüm
farklı hayallere benziyordu ruh halim..
suretlerin aynada gördüğü çıplak gerçekler
penceremden geçen görünmez rüzgarla aynıydı
vardı ama sadece hissedilirdi
insandan bozma ölümlüler kirletmeye başlayınca hayatı
ütopik seslere benzettiğim kelebek renklerinde
gülümseyen çocukların olması ne güzeldi
denklemi olmayan imla hatalı olsa da tabiat
paragraf başı cemreyle başlayan
son üç noktası aşk olan
baharlar kuşatırdı derme çatma benliğimi
inadına radyodaki paslı şarkıyla tütün ekmek ciğerlerime
ve çayın tazeliğiyle bayat özlemlerime basmak
sararmış yaprak misali izmariti
geçim derdine düşmüş yoksul gecelerde
mesaiye kalmış öyküsüz bir adamdım işte
alışkanlıklar büyütürdüm aklımın tedarik ettiği hatıraları
duvara yazdığım günlüklere yalanlar doğaçlayarak
çürütürdüm geride bıraktıklarımı
boşuna saklanmış onca umut
göğsümün tavan arasında tozlandığı zaman anladım
ağır tahribatlı düşbazdı tüm beklentilerim
hadi boşver dedim
ey yırtık göçlerle şarapnele yuvarlanmış kavim yüreğim
kemiklerimin kırıldığı yerden yapıştır çok hüzünlü boşluklarımı
daha
kaç iklim
kaç düş
kaç zaman kaybederim kimbilir
sen yine
en umulmadık bir anda yaşamayı öğret
bu bana yeter
..
sadece unutulmuş bayram sabahlarından alıntıdır sevinçlerim
gerisi palyaço hüzünlerin dayanılmaz sefilliği..